Sanatta fayda aranmaz. İlle de "Faydacılık" diye tutturan saf zihniyet; sanatı incitme, kirletme ve sanatı arkadan vurma alçaklığı içinde değilse bile onu ticâri kaygılara aracı kılma hünerbazlığına yakalanmış ilkel bir açıkgözdür. Fayda, sadece zenaatin hedefi ve istikameti... Mesele sanata gelince onu ancak kültürlerin henüz fethettiği burçlara ihtimamla dikilmiş iftiharlı bir bayrak diye algılayabiliriz. Sanat, zirvelerdeki muştudur. *** Sanatkâr yalnız kişi. Bu, kabına sığmaz yalnızlıklar; onlara devamlı surette mecburiyetsiz ve tenezzülsüz yaşamalar, eyvallahsız başkaldırmalar, en hür en bağımsız iklimlerde güzellikler devşirme fırsatları ikram eder. O sebeple karşı köydekilerin aynı frekansa erişebilmesi, sanatkâra komşu durabilmesi; sanatın sonsuz girdaplarında, bilinmemiş ve bulunmamış "yepyeniler" peşinde yorulmasıyle mümkün. Ne var ki, zor iş. Kestirme olanı, sanatın faydacılığına itiraz ile o itirazın lezzetini (çoğunluğa inat) tadabilmektir. *** Kültürleri büyüten sır, olanca cesaretleriyle "Faydaya hayır!" diye inatlaşan bu emsalsizleri kabul ve onları tasdikten ibaret. Bu kabul ile tasdikte cimri davranan toplumların varacağı, kolay hem de kötürüm adreslerde sadece sıradanlık egemen. Bilmek zorundayız. Sanat hep tırmanır. El ve gönül değmemiş iklimlerin zor yamaçlarında toparlanacak nice nâdideler ve yegâneler olduğunu tastamam bilen her gerçek sanatkâr, bu tırmanış, arayış ve toparlayışlara mahkûm bir ömrün bahtı bol sahibidir. Onlarla olamasak bile onlardan yanalığa merhaba. *** Sanat, kul beğensin diye de yapılmaz. O görevliler, o hemen anlaşılmayanlar; o, sermâyesi heyecan ve ürpertici ütopyalarla yüklü altın beyinli dehşet erlerinin kul ile uğraşacak, onlara ayıracak tek saniyeleri olamaz. Çünki bir sonrakilere harcanacak kıymık miktarı dinlenişler dahi sanatkâra frendir. Hiçbir sanatkârı basit fedakârlıklara dönük de bulamazsınız. Onları suçlamayalım. Onların sür'ati; gündemlere, kişilere ve şimdilere uğrama alışkını değil. Onlar, çok özel atların en iddialı süvarileri. Bizlerden ırakta ve bizlerden hızlı. *** Sanat, vazgeçilmez bir külfettir. *** Sanatkâr her dönemin ötesinde. Sadece kendileri için sevgi ve hoşnutluk istikametleri çizerler, ve bizler farkına varmadan o mıknatıslı istikametlerden yana döner, altın beyinli dehşet erlerine taraf yürürüz. İşte bu ışıklı yolculukta, tadılmamış, duyulmamış, görülmemişleri; iz iz, ses be ses, hacim be hacim bizler de toparlar, sahipleniriz. Bu ardı sıra sahiplenişleri ise insanlığa sunulmuş fayda zannederiz. Hepsi bu.