Silkiniş vakti

A -
A +

BAHARIN tadına varamadık. Cümle keyifler alıp başını gitti. Zaten yarım yamalak mutlu, kör topal yaşayan, dört beş nesildir "Ohh" diyememiş bir toplum iken, son ekonomik krizle yırtılmış bir ülkenin çâresizleri olarak kala kaldık. Ve gene ahlanıp duruyoruz: "Ne olacak hâlimiz?" Baharı koklayacak fırsat bulamıyoruz. ¥¥¥ Bu, "Ne olacak hâlimiz?" sızlanışı bize, dededen, babadan kalma, muşmula suratlı bir mîrastır. 1950'lerde moda olmuş, devrin İstanbul valisi Fahreddin Kerim'e sataşma ve sitem aracı sayılmıştı. Otobüs biletleri zamlanıyor. Caddeler nâdiren temizleniyorken, basın elbirliği halinde: "Mini mini valimiz "Ne olacak hâlimiz? Şakalı şikâyetlere başvuruyordu. ¥¥¥ Sonra bu slogan kökleşti. İlk satır unutuldu da, sadece "Ne olacak hâlimiz?" dokundurması, azala büyüye, ağırlaşa azgınlaşa bugünlere erişti. Sokak temizliğinden, bilet fiyatından, ülke arınmasına kadar uzanan ve gittikçe çöğürleşip korkunçlaşan "Hâl merakı" artık her evin ilk ve değişmez köpürüşüdür. Evet... Aileler karamsar: "Ne olacak hâlimiz?" İşçi, işveren, esnaf, tüccar, emekli, umutsuzca sesleniyor: "Ne olacak hâlimiz?" Galiba yukarıdakiler de tırmanacak duvar arıyor, birbirlerine kocaman ve yorgun bakışlarla soruyor: "Ne olacak hâlimiz?" ¥¥¥ 1980-90 arasında böyle kıstırılmamıştık. Alıyor, satıyor, biriktiriyor, fabrikalar açıyor, yollar döşüyorduk. Bildiniz, Turgut Özal dönemini kastediyorum. Meğer, altın bir dönem yaşamışız. Şimdi beti benzi atık, ümitsiz bir Türkiye bu suali en köpüklü öfkelerle sorma yarışında: "Ne olacak hâlimiz?" ¥¥¥ Bir haftadır dış dünyada kıyametler kopuyor, basın manşetler atıyor: "Galatasaray'ı durduracak bir takım yok mu?" Keşke günün birinde, onlarca devletin, "Bu Türkiye'yi durduracak birileri yok mu?" diye tepindiğini de görebilsek. Yürekli, doğrulmuş, heybetli bir Türkiye'ye kavuşabilsek. Tek tesellimiz, bu bulanışların durulmalara dönmesi, sebepsiz çıkılan yokuşların bize tecrübe ve sağlık kazandıracağı ümididir. ¥¥¥ Birbirimize düşmeyelim. Aman. Birbirimizi yemeyelim. Aman. Üçbin yıllık bir millet, devâsa bir kültür, üç günde tükenmez. Şu saatten sonra herkese gayret ve basîret düşüyor. "Ne olacak hâlimiz?" yerine, "Biz nerede yanlış yaptık?" demeliyiz. Düzelmeliyiz, düzeltmeliyiz. Bu sefer iyi silkinmeliyiz. "Ne olacak hâlimiz?" fallarında fayda yok.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.