Borç, alacak, servet, sepet... Alamadım, satamadım, yapamadım, edemedim... Hep bu minval üzre telâşlardayız. İyi de, Ekim ikindileri ne olacak? Yapraklar yeşilden sarıya döndü. Ne üşüten ne yakan günlerdeyiz. Ağaçlar beklemez mi bizi? Yamaçlar, parklar, kır kahveleri? Bir de kuşlar? *** Enflâsyon, pahalılık, Dolar, Mark, ihracat, ithalât haberleriyle haşır neşiriz. - Dolar gene mi çıktı Ali Bey? - Euro ne âlemde Aysel Hanım? Güzel de, 2001 sonbaharı ne olacak? Son çiçekler, son ikindiler, güneşin son altın batımları? Bir de kuşların bekleyişleri? *** Usame bin Lâdin imiş, Amerika imiş. Afganistan, Pakistan sınırında katı giyimli onbin asker, füzelerle donatılmış uçaklar, uçak gemileri, televizyonlarda can sıkıcı görüntüler. Hep Ay'ın arka yüzü gösteriliyor. Ama ön tarafı parlak, upuslu, çağırıcı. Dahası da var. Ekim kuşları bizi bekliyor. *** Kara haberlerden kurtulmalı değil miyiz? Ortalıktan, isli paslı gündemlerden, hem de kendimizden? Sahillere merhaba deme vaktidir. Kırlara "Biz geldik" deme vaktidir. Yıl bitti bitecek, davranın!.. Unutmayalım, tabiatın bizden alacağı var. Bir de kuşların. *** Tam da New York'un, Washington'ın vurulduğu günlerde oğlum Küba'da idi. Ve elbet geceler gündüze karışıktı evimizde. Kötü bunaldık. Her sabah Boğaz kıyılarına attım kendimi. Martılarla, karabataklarla yüzyüze çağrıştık. İçtiğim çayların tadına varmak mümkün değildi. Beni bir tek kuşlar anladı. Bir de Bebek Parkı'ndaki topal güvercin. *** Tabiat sabır muallimi, dinlendirici. Sarı yeşil ağaçlar durmadan bizi bekliyor, onlarsız olamayız. Hele Ekim ikindilerinden uzak kalamayız. Hüzün ile müjdenin, sessizlikte su şırıltılarının kucağında insan hoşça hafifleniyor. Ekim ikindileri unutulacak gibi değil. Bir de kuşluk vaktinin topal güvercini. *** Roketler, gemiler, Birleşmiş Milletler, beyanlar, çağrılar, son hazırlıklar... Hep Ay'ın arka yüzlerindeyiz, gösterilen o. Oysa Ay'ın merhaba'lı yanı aydınlık. Gündemlerden ve kendi sus-pusluğumuzdan kurtulmanın yegâne çâresi Ekim ikindileridir. Topal güvercinlerin, sarı yeşil ağaçların ve en yorgun gün batımlarının turuncu dâvetini duymak zamanı. Bu dâvete koşmak zamanı. *** Bilin ki şu saatlerde ben Bebek sahilinde bir kanapedeyim. Elimde minicik bulgur poşeti, ayak uçlarımda o topal güvercin. Dünya, kara hantallığıyle artık uzaklardadır.