NEDENSE, bütün işlerimiz yarım. Kıbrıs öyle, Kuzey Irak meselesi öyle. Hiçbir atılımda plân yok, hesap yok. O yüzden devamlı kaybediyor, hatta milletin onuru ile oynayıp duruyoruz. Yerden göğe haklı olduğumuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı'nı yarıda bıraktık. Garantör devlet olduğumuzu unuttuk. Kıbrıs'da, Cumhuriyeti ve düzeni koruma görevi üstlenen Türkiye, gitti, yarıyolda durdu. Barış Harekâtı Kıbrıs'ın tamamına yayılacak, ondan sonra da Yunanistan'a, İngiltere'ye, Birleşmiş Milletler'e dönüp, "Gelin, konuşalım" denilecekti. O kadar. Konu altı ayda kapanırdı. * * * Ama nerdeeee? Ürkekliği siyâset, korkaklığı uygarlık sayma illeti yakamızı bırakmıyor ki. İşimiz gücümüz, "El ne der, etraf ne söyler?" tedirginliğine sarılmak. Bu yol yol değil. Aynı hatâyı 1991 Irak müdahalesinde de işledik. Otuz devlet güneyden giriyor, "Siz de kuzeyden yardım edin" deniyor. Biz, bulutlara bakıp ıslık çalıyoruz. Oralı olmuyoruz. Gir kardeşim. Musul, Kerkük, Erbil'e kadar uzan, sonra da: "Gelin, konuşalım" de. "Masrafım 20, rizikom da 20 milyar dolar. Ödeyin, bu iş bitsin" de. Olmazlanırlarsa, Irak-İskenderun petrol hattını cayır cayır işlet, 40 milyarını al, çekil. * * * Ama nerdeeee? Ürkekliği siyâset, korkaklığı efendilik sayıyoruz ya. Gık çıkarmamaya, susup oturmaya, uslu çocuk bilinmeğe âmâdeyiz ya. İyi de, kazancımız ne? Böyle "Büyük millet" olunmaz. Tam tersine, her alanda hafife alınır, görmezden gelinirsiniz. * * * Mûzip tarihçiler şöyle yazıyor: "Allah, İtalyanları yenilmek için yarattı. Avusturyalıları ise arada bir İtalyanlara zafer tattırsın diye gönderdi." Peki biz? Biz, oturmak için mi varız? Veya, Bir iki bağırıp susmak için mi? * * * Olmaz. Kıbrıs'ı eline yüzüne bulaştır, Irak'ta milyarlarca dolar zarara gir, Yukarı Karabağ'ı Ermeniler işgal ederken kuytulara saklan. Sonra da bayramlıklarını giyip "Ne mutlu Türk'üm diyene!" nâraları at. Hadi canım sen de. * * * Keskin, kararlı, güçlü, hesabını bilen, îtibarlı, kazanmaya alışmış bir Türkiye ne zaman gelecek? İşte o Türkiye, öyle bir Türkiye, AB kapılarında bekletilmez. Dostlarınca horlanmaz. Her düğüne kırmızı mumlu mühürle dâvet edilir. Bırakın şu ürkekliği. Biraz cin fikirli ve bol hesaplı olun. Dünya dünki dünya değil!