İNGİLİZ Profesör, Robert Wade diyor ki: "Dünyada eşitsizlik çığ gibi büyümekte." Sebeplerini de şöyle sıralıyor: 1) Zengin ülkeler çok hızlı, fakirler yavaş büyüyor. 2) Yoksul memleketlerde nüfus artışı felâket. 3) Afrika, Hindistan ve Çin'in verimsiz bölgelerinde iktisâdi durgunluk had safhada. 4) Kentsel kesimler ile kırsallar arasındaki uçurum giderek derinleşiyor. ¥¥¥ Dünyayı dert edinenlerin genel kanaati hiç de iç açıcı değil: Teknolojik büyüme devamlı surette zengini daha zengin kılıyor. Kendini dünyaya kapayan, globalleşmeye sırtını dönen "Elinden dirlikli" milletlerin durumu yıl be yıl kötüleşmekte. "Bize ne, amaaann sen de?" diyemeyiz. Türkiye bu terazinin tam ortasında. Bir adım ötesi varlığa ve güce, iki adım gerisi kayıplara çıkan adrestir. ¥¥¥ Hepimize görevler düşüyor. Modern teknolojiyi, sağlam iletişimi, uluslar arası beraberlikleri görmezlikten gelemeyiz. Üretim olabildiğince artmalı. Dış dünya ile çata çat yarışma mecburiyetimiz var. Komşularımızla ticaret, katlanarak büyüyecek. Güvenilir kalitemiz, ünlü markalarımız olacak. İç turizm üç misli çoğalacak. Ziraat ve hayvancılık devamlı destek görecek. İş dünyası, esnaf, KOBİ'ler sık sık rahatsız edilmeyecek. Banka borçlarını devlet üstlenmeyecek. Üniversite ve yüksek okullar hakkıyle mezun verecek. Deniz taşımacılığı, deniz ulaşımı önem kazanacak. Batı ile entegrasyon sür'atlenecek. Bu tip beraberliklerden ürkülmeyecek. Demiryolları artacak, hızlı trenler dönemi başlayacak. Doğu ve Güneydoğu için özel ve kat'i programlar hazırlanacak. ¥¥¥ Bunca "cek-cak"tan sonra sıkılanlar, hattâ, "Gerekli para nerede?" diyenler çıkabilir. Cevap: Para bulamayacak olanların Ankara'da işi ne? ¥¥¥ Dikkat! Refah ülkeleri ile aramızdaki fark daha da açılabilir. Geç kalamayız. Türkiye, bu coğrafyanın hakkını vermek zorunda. Gerekli heves, bu büyük sermâye halkımızda vardır. İşadamında, çiftçide, tüccarda, sanâyicide vardır. Önümüzdeki on yıl, bolluğa ve huzura yetişme dönemi olmalı. Yoksulluk Türkiye'ye yakışmıyor. ¥¥¥ "Ehh, bugün de geçti" uyuşukluğu kafalardan defedilmeli. Bakın; elâlem kaptı gidiyor, koptu gidiyor. Bu dünya bizim de dünyamız. Eksiğimiz ise, yok... Bir daha diyeyim: Terazinin tam ortasındayız. Bir adım ötesi mutluluk. İşte o mutluluk bizlerden ciddiyet ve gayret bekliyor.