Herkes birbirine soruyor, "Ne olacak bu işin sonu?" diye.
Üzgünüz, hem de çok üzgünüz. Fakat neye üzüleceğimizi de şaşırdık.
Kardeşimiz bildiğimiz insanların arasından bu kadar hain çıkmasına mı, çocuklarının yüzünü göremeden toprağa düşen şehitlerimize mi, yoksa bu şehitlerin müsebbibi olarak sayın Cumhurbaşkanı'mızı gösteren ne idüğü belirsizlere mi?
Dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar "özgür medyamız" varken terörle mücadele yürütülemez, bunu anladık.
Peki, Cumhurbaşkanımızın açıklamasını çarpıtarak saldıran, sonra attığı tweeti silen medya kuruluşu cezasız mı kalacak?
Aynı provokasyonu manşetten verenler?
PKK'nın ajansını kaynak gösterip Dağlıca'daki şehit sayısını 19 veren, 31 veren gazeteler cezasız mı kalacak?
"Dağlıca'da en az 30 şehit var ve hepsi PKK'nın elinde" diye tweet atan ünlü gazeteciler? Şehit sayısını 47 veren, 70 veren yalancılar cezasız mı kalacak?
Bütün bunları yapıp bir de şehitlerin sorumlusu olarak sayın Cumhurbaşkanı'nı gösterenlere sormak istiyorum:
Çocuk mu kandırıyorsunuz?
Neymiş efendim, "terör örgütü çözüm sürecinde çok şımartılmışmış!"
Sanki yaramaz ve sevimli bir çocuktan bahsediyoruz. Karşımızda çok uluslu, çok destekli tarihin en kanlı örgütü var.
Sanki çözüm sürecinden önce PKK elini kolunu kıpırdatamaz haldeydi de Ak Parti hükümeti onları sokağa saldı? Sanki bu teröristler silahsızdı da bu dönemde hepsi silah kullanmayı öğrendi. Sadece uyuyorlardı, ve uyandırıldılar sahipleri tarafından.
Çözüm süreci elbette gerekliydi.
Devlet şefkatli yüzünü gösterdi, bir değil bin adım attı, eski hesaplar için özür diledi, hizmet götürdü, "eşit vatandaşsınız" dedi. Budur çözüm süreci. Bunlar birer hak idi ve hakları verildi. Buna rağmen hâlâ şiddeti kullandılar, teslim olmayı reddedip imha edilme yolunu seçtiler ve inşallah imha edilecekler.
Bu zorlu yolda maalesef şehitlerimiz oluyor. Allah hepsinin Cennet'teki derecelerini yüksek eylesin. Bizleri de şefaatlerine nail eylesin.
Fakat unutmayalım ki, bundan önceki yıllarda da her gün şehit haberleri geliyordu.
1999'da 236, 1998'de 383, 1997'de 518, 1996'da 608, 1995'te 772, 1994'te 1145, 1993'te 715, 1992'de 629, 1991'de 244 şehit vermişiz.
Belki yeni nesil o günleri hatırlamaz, bu süreçten önce 5000'den fazla şehit verdik.
O yıllarda bir Allah'ın kulu çıkıp da ne hükümeti, ne Başbakanı, ne Cumhurbaşkanı'nı suçlardı.
A. Necdet Sezer'in Cumhurbaşkanı olduğu yıllarda da çok şehit geldi, hiç duydunuz mu onun şehitler için suçlandığını? Yetkisini kullanarak affettiği mahkûmların çoğu eski DHKP-C militanı olmasına rağmen onu bile eleştirmeyenler, Tayyip Erdoğan'ı şehitlerin sorumlusu olarak ilan ediyorlar.
Hele hele, güçlü bir hükümetin olmadığı şu 40 günde PKK'ya indirilen darbe 40 yılda indirilenden fazla iken.
Ve bu başarıda en büyük pay da sayın Cumhurbaşkanımızındır.