2007, 2011 ve bugün 1 Kasım 2015'in ertesi günlerinde hep aynı başlıkları gördük: "İşte AK Parti'nin başarı sırları" konulu haberler.
2 Kasım'da yine vardı; "%49,5'un sırrı, +9'un sırrı, 9 puanın sırrı..."
Eğer adam gibi muhalefet etselerdi, yıkıcı değil biraz da yapıcı olabilselerdi, bugün çıkıp alkışlamalarını "mertçe" kabul edebilirdik.
Fakat yıllar boyunca yalan, iftira, fitne, isyan üreterek "haksız muhalefet" edip, bir anda dümen kırmanın çıkardığı "caaarrrtt" sesi Pensilvanya'dan bile duyulmuştur.
Fuat'ın, Avni'nin onun bunun yalanlarına montajlarına herkesin kanacağını sanan zihniyetin, çöküşünü 1 günlüğüne kabullenişinin tablosu.
1 günlüğüne diyoruz, çünkü çoktan başlamışlar yine fitne manşetlerine. Zaten hep böyle olur, bir iki gün başarıyı kabullenirler, (kabulleniyormuş gibi görünürler) hemen ertesinde fitne sokmaya başlarlar.
"Su uyur düşman uyumaz" atasözünü tam da burada hatırlamakta fayda var. Düşman denince aklınıza kim geliyorsa işte bunlar onların sözcüsü. Türkiye şubesi, taşeronu, maşası; ne derseniz deyin.
Korkarım ki bu şer cephesi boş durmaz, önümüzdeki günlerde, şehit haberleri, patlamalar yine gelmeye başlar. Sıkı tedbirli olmak lâzım.
Zaten şimdiden, "Başkanlık tartışmaları"nı zoraki başlatmışlar ki, her ne felaket olursa "Başkanlık hayallerine" bağlamak için bahaneleri olsun.
Sözcü grubunun gazetelerinden Korkusuz'un "Şehitler vatan elden gitmesin diye değil, koltuk elden gitmesin diye geliyor" diye manşetini hatırlarsak mesela, yahut "PKK'yla ortak mayın döşediler" manşetini...
Üç nokta koy, beş nokta koy fark etmez. Bu manşetlerin sonu gelmez.
%49,5 oy al, % 159,5 oy al fark etmez. Düşman boş durmaz, sadece geri hamle yapar. Daha şiddetli saldırabilmek için. O yüzden şu birkaç günlük sessizliklerine kanmamak lâzım.
Düşmanın ne hamle yapacağını tahmin etmek için uluslararası strateji uzmanı falan olmaya da gerek yok aslında, Fuat Avni'yi takip etmek yeterli.
Hâlâ Fuat Avni'yi tanımayan varsa şöyle anlatabiliriz: Abdülhamid Hân'a ihanet eden Deli FUAT Paşa ve Abdülaziz Hân'a ihanet eden Hüseyin AVNİ Paşa'ların isminin birleşmesinden almış adını.
Öyle bir düşman sözcüsü ki, yazdıkları doğru olsa ayrı fitne, yalan olsa çifte fitne.
Ankara patlamasının şüpheli listesini yayınlayıp, yarım saat içinde 9 kişinin kaçmasına açıkça yardım ve yataklık eden bu şebekenin bitmeyen marifetlerinden birini daha yeni duyduk:
Tam bir facia. PKK ile protokol imzalayıp, PKK içindeki devlete çalışan 100'den fazla istihbarat görevlimizin öldürülmesine sebep olmuşlar.
Böyle ihaneti tarih yazmış mıdır bilmiyorum ama, ilerde mutlaka yazacak. Fakat korkarım ki iş işten geçmiş olacak. Tarihe yazıldığı anda müdahale edilmezse sadece çocuklarımıza bir "ders" olarak miras kalır. Yanında, ihanetin yıllarca sürecek acısı da bedava.
Öyle bir nefretle dolmuşlar ve bu nefret kendilerinde öyle tuhaf bir özgüven patlaması yapmış ki, "Bu mücadele sonucunda ya cemaat bitecek ya devlet" diyebiliyorlar.
İhanet, nefret, sözcü, patlama kelimelerinden sonra diyeceğim ancak şudur: Müslümanların bu kadar uyanık ve güçlü olduğu bu günleri bari tarihe havale etmeyelim, çözelim.
Hiç olmazsa dua patlaması yaparak. En büyük silahımız da zaten bu değil mi?