Şu mübarek günlerde böyle konularla başınızı ağrıtmak hoş değil elbette ama...
Medyanın hepsini takip edemiyoruz elbette ve bulduğum şu "sıradan" şeyleri sizinle paylaşmak istedim.
Çok merak ediyorum, AK Parti'den veya Cumhurbaşkanlığı makamından yetkililer bu yazıyı gördüler mi? Cevap verdiler mi?
"Biz bunun gibilerini her gün görüyoruz" diyebilirsiniz okuyunca, işte o yüzden "sıradan" diyorum. Alışılageldik. Ama alışılacak gibi değil.
Sözcü Gazetesi internet sayfasından paylaşmış, "Mehmet Altan'dan önemli tespitler..." diye. Taa 1,5 ay öncesine ait bir yazı.
Tam 9300 kişi paylaşmış. Düşünün artık kaç yüz bin kişiye ulaştı.
Yazının başlığı şu: "AKP seçimi kazanabilsin diye gencecik insanlar ölüme gönderilecek!"
Algı operasyonu dedikleri şeyin ne olduğunu sadece bu örnek bile tek başına anlatmaya yeterli. Kendimi bildim bileli etkili ve ünlü bir profesör olan Mehmet Altan'ın ağzından dökülenlere inanamayacaksınız.
"Türkiye'yi kanlı bir ölüm vadisi haline getiren siyasal hesapların en yalın ve ürkütücü itirafı geçen hafta Erdoğan'ın adamlarından biri tarafından yapıldı" diye başlıyor.
"Kanlı bir ölüm vadisi", "siyasal hesaplar"... Sormak istiyorum Mehmet Altan'a, acaba 5000'den fazla şehit verdiğimiz günler "kanlı bir ölüm vadisi" değildi de, 100'den fazla şehit verdiğimiz bu son iki ay mı kanlı ölüm vadisi?
"Kendi uydurduğunu delil gibi sunma sanatı" diye bir sanat varsa şimdi o sanattan çok çeşitli örnekler göreceksiniz.
"İçine yuvarlandığımız kan ve ölüm çukurunun kazılma nedeninin Selahattin Demirtaş'ın 'seni başkan seçtirtmeyeceğiz' cümlesiyle önlenen kanlı hayaller olduğunu, HDP'nin barajı geçmesi ile Türk Usulü Başkanlık umutlarının suya düştüğünü, o nedenle de Türk Usulü Başkanlık için 'yeni oyunların' tedavüle sokulduğunu hepimiz söylüyorduk."
İfadelere bak sen, "kan ve ölüm çukuru" (hem de içine yuvarlanmışız), "kanlı hayaller"...
Devamı var...
"Türk usulü bir diktatörlük istemine karşı çıkmaz isen sorun yok. Ama kod adı 'Türk Usulü Başkanlık' olan 'faşizme' karşı çıkar isen yandın."
"Türk Usulü Başkanlık" rüyası 7 Haziran'da Demirtaş tarafından engellendi ve Erdoğan da savaş açtı."
Evet aynen böyle diyor, "Erdoğan savaş açtı".
"AKP seçimi kazanabilsin diye gencecik insanlar ölüme gönderilecek.
'Öldürttüğümüz bu insanlarla oylarımız ne kadar arttı' diye anket yaptırılacak, yeterince artmamışsa daha fazla insan öldürtülecek."
Şaşırdınız mı?
Şaşırmamamız lâzım ama hâlâ şaşırabiliyoruz. Dünyada eşi benzeri olmayan sınırsız demokrasimiz sayesinde 78 milyonluk ülkenin liderine bunlar söylenebiliyor. Bunda şaşırılacak ne var ki? Sonuçta biz demokratik bir ülkeyiz değil mi?
Daha var mı, var?
"Karşımızda nasıl canavarlaşmış bir parti olduğunu insanlar görüyor.
O genç tabutların kimin çıkarı için her gün sıra sıra dizildiğini herkes biliyor.
Ölen o çocuklar 'siyasi bir cinayetin' kurbanları."
"Kendi siyasi çıkarları için 'çocukları feda etmekten' kaçınmayan, bununla bir de hiç utanmadan övünen bu güruhun cinayetlerini önlemeliyiz.
Bu katillerle iş birliği yapmayan Kürt-Türk herkes silahların susması için çabalamalı.
Katillere karşı birleşmeliyiz."
"Gençlerimizi öldürtüyorlar çünkü... İnsafsızca öldürtüyorlar, bir de 'daha da feda edeceğiz' diye gelecek cinayetlerini fütursuzca haber veriyorlar.
Seri katiller.
Biz onları durdurana kadar öldürmeye devam edecekler."
Katiller, siyasi cinayet, çocukları öldürüyorlar ve daha neler neler...
AK Parti sadece Sözcü Gazetesi'ne cevap yetiştirmek için birim kursa ve bu birime 25 katlı bir plaza tahsis etse yine az gelir.
Çünkü Sözcü Gazetesi'nde yıllardır her gün bu şiddette yazılar yayınlanıyor.
Bu sadece 3 Ağustos 2015 tarihinde yayınlanmış bir bukle.
Mehmet Altan'ın Twitter arşivine girersek bu yazı gibi birkaç cilt kitap çıkar.
Açık konuşuyorum, AK Parti eğer bu ağır propagandaya cevap veremezse 1 Kasım seçiminde işi zor. Tek başına iktidar olsa da ondan sonra işi zor.
Bu yıkıcı propagandaya yapıcı propagandayla cevap vermek şart. Hesapsız iftiranın, yalanın hesabını sormak şart. Bu bir parti meselesi değil memleket meselesi.