Milli deyimimiz oldu artık, "Zor günlerden geçiyoruz" sözü. Bence komik günlerden geçiyoruz.
Komediye bakın; bir kesim diğer kesimi Osmanlı olmakla suçluyor, diğer kesim de böyle olmadığını iddia ediyor.
Suçlama komik, savunma daha da komik. Karşı tarafın övündüğü şeyle onları suçlamak! Olan şey bu aslında.
- Sen Osmanlı'sın!
- Hayır değilim.
"Evet öyleyim" desene, neden çekiniyorsun.
-Sende Osmanlı hayranlığı var!
-Ne alâkası var canım.
"Evet ben Osmanlı hayranıyım" desene, bundan gocunuyor musun?
Biri beni başımda Osmanlı kavuğuyla resmederse ona teşekkür ederim. Bunu bana hakaret olsun diye yapıyorsa sadece gülerim.
Biri bana padişah diyorsa memnuniyetle bu sıfatı kabul ederim.
Karşı tarafı suçlarken ona puan kazandırmak muhalefetin evlere şenlik hâli. Böyle muhalefet dostlar başına.
Yani demem o ki, muhalefet (her türlü muhalefet) "Saray", "Padişah" "Saltanat" gibi göndermelerle iktidarı Osmanlı olmakla suçlaması ona puan kazandırmaktan başka bir işe yaramaz. Çünkü çok şükür bu memlekette on milyonlarca Osmanlı hayranı var.
Osmanlı; bitmeyen rüya. Adaletiyle, medeniyetiyle bitmeyen bir rüya.
Osmanlı'yı kötülemek için yapılan diziler bile rekor kırıyor.
"Devlet dediğin böyle olur" dedirten muhteşem Osmanlı arması en popüler dekoratif hediyelerden.
5 ay sonra milyonlarca seçmenden oy isteyeceksin, o seçmenin çoğunun gözbebeği Osmanlı'ya dil uzatacaksın. Bari biraz sabredin de nefretinizi gizleyin. Hiç olmazsa rezil olmaktan kurtulursunuz.
Allah, düşmanın da akıllısını versin. Dedelerinden rahatsız olmayacak kadar akıllısını.
Ve tabii adaletlisini.
Sonsöz: Osmanlı olmaya çalışmakla suçlanmak bile bir şereftir.
Lâkin Osmanlı olmak kolay değil...