Ahmet ile sirk cambazı arasındaki ilk güreş 21 Şubat 1897 Pazar günü yapıldı. Daha doğrusu yapılmağa çalışıldı. İstabullular, teravih namazından sonra hıncahınç sirki doldurdular. Ahmet, kadifeden bir kispet giymişti, Milliens ise mayoluydu. Güreş, grekoromen tarzda yapılacaktı. Güreşin başlamasıyla birlikte Milliens, Ahmet'in bir elensesiyle yere yattı, sakatlandım diyerek bir daha yerinden kalkmadı. Seyirciler, çıldırdı. Ahmet, ortaya çıktı, yarın akşam tekrar beklediklerini ve para almayacaklarını, böyle bir durumdan dolayı çok üzüldüğünü söyledi. Ahmet'in sözleri, seyircileri yatıştırdı. Ama, sirk sahibi aklını kaçıracak gibi oldu. "Sen nasıl böyle bir söz verirsin" diyerek tepki gösterince, Ahmet, adamı yakasından yakaladı, duvara dayadı, "Bre Çorbacı. Sen burasını İtalya ile mi karıştırdın? Biz de oynaş, anlaşmalı güreş olmaz." dyerek tepkisini göstedi. Ertesi gün yapılan güreşte Ahmet, seyircilere, çeşitli güreş oyunları gösterip, cambaz güreşçiyle kedinin fareyle oynaması gibi oynadı... seyircinin yeteri kadar güreş izlediğine kanaat ettikten sonra çift kle oyunu ile rakibini mindere yapıştırdı. Ahmet, 1897 yazında, o güreş senin bu güreş benim koşturup durdu, Hikmet dedenin söylediği güzele rastlar mıyım diye. Kara Ahmet, 1897'nin Ekiminde, Gemlik'in Umurbey Köyündeki düğün güreşine katıldı. Bu güreşe, Şumnu'dan Türkiye'ye göç eden ve Bursa yöresinde oturduğu içi Bursalı Rüstem diye meşhur olan zamanın zorlu başpehlivanından başka, Ethem Beyin Pehlivanları Kafa Ali ve Koca Ali gelmişlerdi. Bursalı Rüstem ile Kara Ahmet, çok zorlu bir güreş yaptılar. Kara Ahmet, Rüstem'i açık düşürür gibi oldu, yapılan itirazlar sonucu güreş yarıda kaldı. İstanbul gazeteleri, Ahmet'in Rüstem'i açık düşürdüğünü, yendiğini yazdılar. Kara Ahmet, Avrupa ve Rusya'da yaptığı güreşlerde başarılı olup, burada yaptığı güreşler efsane gibi Osmanlı diyarında anlatılır olunca, araya fitneciler girdi. İkdam ve Sabah gibi İstanbul gazetelerinde, Kara Ahmet'in ağzından, "Avrupa'daki pehlivanları yendiğim gibi Türkiye'dekileri de yenerim. Kurtdereli Mehmet'ten ve Bursalı Rüstem'den korkum yok." şeklinde haberler çıktı. 6 Kasım 1896'da Kartal'da yapılan güreşlerde, Kara Ahmet'in belim ağrıyor, diyerek Kurtdereli Mehmet'in karşısına çıkmaması, "Kara Ahmet korkmuştu" şeklinde aradan geçen bir seneye rağmen gazetelerde yazılması üzerine, Kara Ahmet ve ustası Hergeleci Mehmet, İkdam gazetesine giderek, "Kurtdereli Mehmet Pehlivan ile hiçbir zaman güreşten çekinmem. Niçin çekineyim, ecdad yadigarı geleneklere, kurallara riayet edildikten sonra yenmek kadar, yenilmek de şereftir." açıklamasında bulundu. 1897 yılında yapılan Türk-Yunan Savaşı, zafere rağmen, Osmanlı ülkesini derinden etkiledi. Gazi Ethem Paşa kumandasındaki Türk orduları, Teselya'ya kadar indiler. Buna rağmen, yüz yıllardır burada yaşayan Müslümanlar, evlad-ı fatihan torunları, Avrupa devletlerinin baskısıyla sanki biz yenilmişiz gibi, Girit adasındaki ve Yunanistan egemenliği altındaki topraklardan göç etmek zorunda bırakıldılar. ¥ DEVAMI VAR