İki boğa gibi saldırıyorlardı -77-

A -
A +

Deli İsmail Pehlivan'ın kıspetinden tutan cazgır, Kurt Duası denilen peşrev duasını okurken, Bütün Deliorman, dağ taş kulak olmuş onu dinliyordu: Besmele ile çıkın meydana, Uymayın hiç bir vakit kör şeytana, Bu dünya kalmamıştır Hazreti Süleyman'a, Sizlere de kalmaz bizlere de pehlivanlarım. Hani Ali hani Veli, Hazreti Hamza'dır pehlivanların piri belli, Onlara da kalmamış bu dünya. Alta geldim diye yerinmeyin, Üste çıktım diye sevinmeyin, Hasmınız karınca bile olsa, Karıncadan küçük tutun kendinizi hep pehlivanlarım. Bugün sünnet düğünüdür düğünümüz, Hasahırlı kara kısraktır baş yürüğümüz, İşte bu yiğitlerdir bizim baş pehlivanlarımız. Bunlara hep beraber diyelim maşallah, Bunlarla bitiririz baş güreşi inşallah. Dua bitince cazgır İsmail pehlivanı hafifçe ileriye itti. O anda peşrev başladı. Sanki iki kartal kanatlandı. Bir müddet kanat çırptıktan, gökyüzünün sonsuz maviliklerinde uçtuktan sonra, yüce dağlara konup, bir kurt gibi kayadan kayaya atlamışlar, çayıra varıp at gibi şaha kalkmışlardı. Pehlivanların peşrevi hakikaten görülecek şeydi. Dağlar birbirine kavuşuyor, denizler kabarıyor, Tuna, Karadenize akıyor gibiydi. Güreşten anlayan bir çok ihtiyar daha şimdiden ağlamağa başlamışlardı. Peşrevden sonra, iki pehlivan aylarca kapalı tutulduktan sonra ahırdan yeni salınmış boğa gibi birbirlerine saldırmışlardı. Kuvvetler denkti, birinin gençliği diğerininse tecrübesi vardı. Yusuf, saldırıyor, Deli İsmail Pehlivan, büyük bir ustalıkla bu saldırıları boşa çıkarıyordu. Güreşi seyredenlerden ağlamayan kalmamış gibiydi. Her iki pehlivana da durmadan maşallah çekiliyordu. Yusuf'un acı kuvvete dayanan oyunlarını İsmail Pehlivan, ustalığıyla, İsmail Pehlivan'ın ustalığa dayanan oyunlarını da Yusuf, gençliğin verdiği enerjiyle boşa çıkarıyordu. Karalar köylülerinin keyfine diyecek yoktu. Gencecik pehlivanları, Deliorman'ın en usta pehlivanına karşı koyuyor, onun karşısında ezilmiyor, bazen onu zor durumlara düşürüyordu. Onlar sevinmesinde kim sevinsindi: -Afferin bre Yusuf'a! -Te be tam bi başpelvan olmuş ba! -Gözleeme inanamiyerim. Deli İsmeyil'e zor anlaa yaşatıyor ba! Misafirler ise şaşkındı: -A be bu Yusuf ne olmuş büle! -İnanılır gibi değil! -Artık Karalar köylülerinin havalarından yanına varılmaz. Bir ara nasıl olduysa Yusuf yıldırım gibi çift dalıp iki paçayı birden ele geçirdi, ama karşısındaki eski kurttu. O da hemen boyunduruğu yetiştirdi. Yusuf, demir pençeleriyle paçaları çekiyordu, Deli İsmail Pehlivan da, boğaları bile çökertecek boyunduruğu çekiyor, bir yandan da "Te be kızanım, ne olur paçaları bırak da, boyunduruğu bırakayım" diye Yusuf'a sesleniyordu. Ancak Yusuf, duymuyordu, kulakları uğuldamağa nefesi kesilmeğe başlamıştı. Bakalım üç kuvvetten hangisi önce pes edecekti, Deli İsmail mi, Yusuf mu, yoksa manda derisinden yapılan kispet mi? Ve biri 'pes' dedi. > Devamı var

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.