Bayan burun...

A -
A +

Tuğba Eker, Aromel kozmetiğin ortaklarından Musa Eker'in kızı. Aslında İngiliz dili mezunu. İsviçre'de parfüm üzerine eğitim almış. Ardından pazarlama eğitimi eklenmiş buna. Bir ürünün çıkış noktasından tüketiciye ulaşmasına kadar bütün aşamalarda kontrol sahibi olan bir ürün yönetmeni. "Çocukluğumdan beri herşeyi koklarım, bu bir de işim olunca bazen bardakları bile kokluyorum. Burnunuzun hassas olmasının kötü kokuları da daha fazla algılmak gibi kötü bir tarafı var" diye anlatıyor işin zor kısmını.  Kozmetik sektöründe tüketici olarak kadınlar ağırlıkta... Bu durum üretimde de böyle mi?... Burada hiç erkek görmedim de?... "-Genelde bayan personel fazla. Bizim fabrikamızda 200 çalışan arasında sadece depo kısmında erkekler var. Ama yönetim kurulu başkanlığında bir erkek var. İstanbul'daki merkezimizde evet sadece bayanlar çalışıyor. Kozmetik tasarımıyla, tanıtımıyla bir vizyon gerektiriyor. Ben diyorum ki herhalde bu vizyon bayanlarda daha kuvvetli. Son dönemde üretici ve çalışan anlamında bayanlar fazla. Ben bu işin kadınlar için en uygun iş olduğunu düşünüyorum..." Kendine güveni satıyoruz  Aromel isim itibariyle bir yabancı firma mı diye düşündürüyor?... "-Aromel aroma kelimesinden geliyor. O da koku, rayiha demek. Yüzde yüz yerli bir şirket. 1976'da kuruldu. Babam uzun yıllardır kolonyacılıkla uğraşıyordu.. Balıkesir'de Esmen kolonyalarıyla başlıyor bu macera. Esans ticareti için açılmış fabrika sonra yurtdışına gidiş gelişlerde neden biz yapmayalım diyerek parfüm üretimine geçilmiş. Rekabet açısından ürünlerimizde yabancı ve akılda kalıcı isimleri tercih diyoruz..."  Ekonomik kriz sizin satışlarınızı da etkiledi mi? "-Bütün sektörler etkilendi şüphesiz. Ama en az etkilenen bizimki oldu. Gerek bayanlar, gerek erkekler kozmetiğe önem veriyor artık. Parfüm ve deodorantlar lüks olmaktan çıktı, bir ihtiyaç olarak bakılıyor. Ve satışları da gittikçe artıyor. Ardından da makyaj malzemeleri geliyor. Mesela deprem sonrasında yapılan bir araştırma en çok satılan ürünün cımbız olduğunu ortaya koymuştu. Herhalde moral toparlamak için. Kozmetikte insanlara kendine güveni satıyorsunuz zaten. Ben parfümsüz dışarı çıkınca kendimi çok boş hissediyorum. Bu bir alışkanlık meselesi..."  Bu alanda bilinen daha çok yabancı markalar, sürekli onların reklamlarını görüyoruz. İpler yabancıların elinde mi? "-Belli markaların Türkiye'de de belli müşterileri, pazar payları var. Ama pahalı ürünler olduğu için bu pay büyük değil. Bizim ürünler alım gücü alt tabakadan orta tabakaya kadar olan kitlelere hitap ediyor. Pazar payımız çok daha yüksek. Mesela bir Belissima deodorant alanında liderdir ve ismi firma ismimizi de aşmıştır. Yerli üreticiler artık çok çok başarılı. Gelişmeleri çok iyi takip edebiliyor, yabancılar kadar iyi ürünler yapabiliyoruz. En büyük eksiğimiz bir dünya markası olmak için verdiğimiz savaş. Bunun için de üreticilerin kendini daha fazla geliştirmesi lazım. Bu yapılırsa Türkiye'de de yerli marka olmaktan çıkıp dünya markası olabilecek ürünler üretecek firmalar var. Bizim de on yıllık planımız içinde yer alıyor bu..." Her ülkenin koku kültürü var  Öyle fiyatları var ki bazı parfümlerin. İçine ne koydular ki bunun diye düşünüyor insan. Fiyatı belirleyen içindeki hammadde mi? "-Tabii. İçine kullanılan esans oranları çok önemli. Bir ürüne yaklaşık 200 kadar hammadde gerekiyor. Konumlandırdığınız yer fiyat kavramı çok önemli. Yoksa kokunun maliyeti ürünün fiyatını geçebilir..."  Ülkenin koku kültürüne göre dediniz. Her ülkenin bir koku kültürü mü var yani. Bizimki nedir mesela? "-Genelde her yıl sonunda tüm Amerika ve Avrupa'nın en çok satan ürünleri belirlenir. Amerika'ya baktığımızda en çok satan Avrupa'da 7-8'inci sırada olur. Amerika ile Avrupa ülkelerinin tercihi çok farklı. Biz genellikle İtalya, Fransa, İspanya gibi Akdeniz ülkelerinin koku kültürüne sahibiz. Onlarda tutan ürünler genelde bizde de en çok tercih edilenlerdir..."  Ne satılıyor Türkiye'de en çok?... "-Yabancı kokular çok trendy. Çok fazla reklam yapınca insanlar ona yöneliyor, reklamlar bitince değiştirebiliyorlar. Ama Burberry's Weekend çok tuttu Türkiye'de. Koku kültürü de o diyebiliriz herhalde..."  Bu alanda Türkiye'de harcanan para nedir? "-Aslında son verileri bilmiyorum. Ama bir Avrupa ülkesi ile karşılaştırılınca işte tuvalet kağıdı ve diş macununda da aynı, çok düşük. Son dönemlerde yeni nesille talepte artış var. Onlar daha bilinçli deodorantı lüks değil ihtiyaç olarak görüyor. Pazarın yüzde kırkı İstanbul'da dönüyor ama yavaş yavaş üniversitelilerin de etkisi ile Anadolu'da da talepte artış var. Pastada ciddi boyutta büyüme olacak..." Kendi ürünümü kullanıyorum  Siz ne kullanıyorsunuz?... "-Ben kendi ürünlerimizden çok, üretimini yaptığımız yeni ürünleri deniyorum, test ediyorum. Ne kadar kalıcı, baharatlı mı olmuş, nasıl diye..."  Parfüm deodorant almanın da incelikleri var mı? "-Herkesin teninin kokusu ayrıdır. Başka birine güzel uyan koku, diğerine uymayabilir. Deneyerek bulmak lazım. Gündüz ve gece kokuları farklıdır. Mevsime göre de değişebilir, başlı başına bir kültür. Deodorant alırken genellikle kapaklarına sıkıp denerler bu yanlış. Kapaktaki plastik ya da metal kokusu kokuyu değiştirir. Bileğe sıkıp öyle koklamak gerekir..."  Yurtdışına da koku satıyor musunuz?... "-İhracat konusunda kısa zamanda çok yol katettik. İran, Irak, Bulgaristan ve Rusya'ya ihracat yapıyoruz. Moskova'da kitap okuma ve kadınların makyaj yapma oranı çok yüksek. Oradaki potansiyeli kullanmak istiyoruz ve yatırım yapmaya karar verdik. Görüşmelerimiz sürüyor, bir araştırma ile tercih ettikleri ürünleri belirleyip ona göre üretim yapacağız..."  Her ürünün bir kullanım süresi var. Parfümlerde böyle bir şey sözkonusu mu?... "-Uygun saklama koşulları olursa böyle bir şey yok. Güneş ışığında uzun süre bırakırsanız bozulabiliyor. Sonuçta içindeki kimyasal bir çözelti. Eğer ideal saklama koşulunda, kutunun içinde tutarsanız, oda sıcaklığında muhafaza ederseniz 3 yıl kadar kullanılabilir bir parfüm. Ani ısı değişimine uğratılırsa, çok sıcakta sonra çok soğukta tutarsanız, renginde ve kokusunda değişiklik olur.  Aromel'in başlangıcında kolonya üretimi var. Kolonyayı da bir parfüm ya da deodorant yerine kullananlar oluyor. "-Kolonyalar iki çeşit. İkram kolonyası, bir de parfüm yerini tutabilecek kolonyalar. Ama kolonya kesinlikle bir parfümün yerini alamaz. Bizde de 'Lotus' markasıyla kolonya üretiyoruz..." Bardakları bile koklarım Büyük alış-veriş merkezlerinde parfüm ve deodorant satılan standların önü her zaman kalabalıktır. Eskiden kalabalığı kadınlar oluştururdu ama gittikçe erkeklerin sayısı da artıyor. İnsanlar kokuya neredeyse bir servet ödüyorlar. Belli markalar için ödenen bedeller pek çok ailenin aylık mutfak harcamasından fazla. Hal böyle olunca bir üreticiyle bu işin inceliklerini konuşalım dedik. Bir yerli firma olan Aromel Kozmetik'in kapısını çaldık. "Çocukluğumdan beri herşeyi koklarım, bu bir de işim olunca bazen bardakları bile kokluyorum" diyen Tuğba Eker Adıgüzel ile parfüm dünyasını enine boyuna konuştuk... Kokuyu hissetmek lazım  Bir inşaat için planlar projeler, somut şeyler var. Peki bir koku sıfırdan nasıl oluşturulur? Önce hissedilir mi? "-İlk önce piyasayı iyi takip edip, boşluk olan ürünlere, yeniliklere yönelmeniz lazım. Bunun için yurtdışında gezip orada olan biteni takip etmek gerekiyor. Bir de her ürün, koku yapısı Türkiye'ye uyar mı ona bakmak, Türkiye'nin koku kültürünü iyi bilmek lazım. Ya da tam bağımsız hiçbir yerden etkilenmeden sıfırdan bir ürün tasarlıyorsunuz. Diyorsunuz ki ben 35 yaş grubuna çiçeksi bir koku yapmalıyım. Adı ve tasarımı şu olmalı. Tabii bu üretim sırasında çok değişikliklere uğrayabiliyor. Hem kendiniz, hem çevredekiler etkileyerek değişiklikler oluyor. Yaklaşık iki sene gerektirir bir kokunun çıkması. Sonunda belki planladığınız, belki hiç planlamadığınız bir ürün çıkıyor. Hedef kitleyi, kime hitap edeceğinizi, hangi yaş, hangi fiyat grubu olacağını iyi belirlemek, bunları iyi bilmek, koklayabilmek gerekir..."  Pazar araştırması, kitle ve fiyat belirlemesi dışında, kokunun özünü, niteliğini kim belirliyor? Birkaç kişi mi kokluyor? "-Bu sektörde kokuya karar verenlere parfümör deniyor. Ve her şirkette bu işi az çok bilen parfümörler var. Bizde daha önce ortaklarımızdan Osman bey yapıyordu, şimdi ben devraldım. Bu da ciddi bir eğitimle, sürekli koklayarak yapılabilecek bir iş. Ama içgüdüsel birtakım hislerle de ilgili. 'Burun' derler piyasada. Kokladıktan sonra ayırım yapabilmeniz gerekir. Hangi kokuyu hangi madde verir, bilmek lazım. Şu fazla olmuş azalt, şunu artır diyebilmelisiniz. Bir mandalin kokusunu biliyorsunuz ama natüreli var, sentetikleri var. İki sentetik karışınca farklı olabilir, bir sentetikle natürel karışınca farklı olabilir bunları pratik yaparak geliştiriyorsunuz..."  Burun denen kişilerin dışında bir jüri mi var?... "-Ürün yöneticileri gelen kokuları bir ön elemeden geçiriyor. Sonra da bir kurul oluşturarak kokuları kör test dediğimiz teste tabi tutuyoruz. Ürünlerin hepsini aynı ambalaja koyup hedef kit-leye uygun farklı kişilere test ettiriyoruz. Ve onların fikirleriyle de değerlendirme yapıyoruz..."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.