Artist başkan Ronald Reagan

A -
A +

Yıl 1911. Yer Tampicoda (Illinois)... Ronald, soğuk bir kış günü, aile sıcaklığına hasret bir evde doğar. Babası (Mr. John) sık sık ahlaktan erdemden söz açsa da yakasını alkolden kurtaramaz. Yeşil yeşil "benjaminleri" barlarda pavyonlarda savurdukça annesi (Mrs. Nellie) saçını başını yolar. Zavallı kadın iyice hasisleşir, dolarcıkları koruma ve kollama adına "ince planlar" yapar. Junior Reagan'ın mekteb yılları fırtınalı geçer, anasına babasına kızdıkça gider, cılız çocukları hırpalar. El yumruğu yemeyen kendi yumruğunu balyoz sanırmış, gücünün yettiğine hiç acımaz. Birkaç garibi marizleyince kendine güveni artar, pazularını şöhret yolunda kullanmaya kalkar. Delikanlı "tamamen duygusal" endişelerle ekonomiye meyletse de puanı ancak sosyolojiye yeter ve eli mahkum sosyolog çıkar. Meslek sahibi olunca anasını babasını arayıp sormaz, bir kutu güllü lokum sardırıp da kapılarını çalmaz. Ah Holivud ah! Varsa yoksa kızlar... Nitekim sarışın dilberlerin ilgisini çekmek için gider özel bir radyoda şaklabanlık yapar. Maç anlatır, müzik sunar... "Şimdi de Dallas'tan Cony, Mony, Sony için çalıyoruz, evvvet ellvisssöylüyoooorrr" diye gırtlak yırtar. Sürekli dım çısss, bas, tiz, eko... Yüksek volümden olacak, kulakları kepçeleşir, beyni dumura uğrar... Tamam, radyoda kendi çapında bir karizma yapar ama açmaz. Gün boyu yayın odasına tıkılan biri, ünlü olsa n'olur, olmasa ne yazar? Halbuki film artistliği öyle midir ya?.. Şu atletik yapı, şu asabi surat, şu keskin bakışlar kimde var? Kararını ayna karşısında verir ve işi gücü bırakıp yapımcıların kapısında yatar. Gel zaman git zaman ufak tefek roller kapmaya başlar. Hani "esas oğlan"dan yumruk yeyip kıçüstü düşmek gibi filan... Warner Bros'un, boyacı küpü gibi daldır çıkar kovboy filmi sıraladığı dönemlerde, çok miktarda figürana ihtiyaç duyulur. Bu şaşkının eline de üç beş dolar sıkıştırır, tepe tepe kullanırlar. Sonra B Picture denilen dar bütçeli bir filmde (belki sosyoloji diplomasının hatırına) rol alır (Love Is on the Air-1937) ve kuşları uçar. Film başarısızdır ama Ronald uyanmaz, aksine hırsı artar. Sahi Clark Gable da kim oluyordur? John Wayne'a gıcık kapar. Gelgelelim yönetmenler onunla muhatap olmaz, ciddiye almazlar. Sıkça gösterilip suyu çıkan "Santa Fe Yolu" alelade bir dizidir ama Reagan kadroda yer bulunca sevindirik olur, ayakları yere basmaz. Bu arada sette tanıştığı Jane Wyman'a asılır, kız onu bir şey sanır, oturur belediye kaydına imza atar. Reagan meşhur olmayı kafasına koymuştur, oyunu kuralına göre oynar. Güç odaklarına sokulur, Militarist devlete payanda olmaya başlar. "Kings Row" filminde yaralı bir askeri canlandırır. Ameliyatla bacakları kesilen kahraman (!) uyanır ve "Where is the rest of me?" diye mırıldanır. İşte bu cümle (Hani benim diğer yarım?) savaşı yakinen yaşayan halkın gözlerini yaşartır, bizimkine de şöhret kapılarını aralar. Ardından Hava Kuvvetleri'ne eğitim filmleri hazırlar. Generallerle düşe kalka, "derinleşir" aykırı meslektaşlarına balans ayarı çekmeye başlar. Apoletlilerin gücünü kullanarak "Sinema Oyuncuları Birliği Başkanlığını" ele geçirir ve kenarından köşesinden siyasete adım atar. Şöhret uğruna Reagan her ne kadar inançlı olduğunu söylese de ateistlere maşa olmaktan kurtulamaz. "Bonzo'nun Yatak Zamanı" adlı abuk filmde "şempanze eğitmek için" yola çıkan "Darwin" kafalı bilim adamını oynar. Etrafındakiler bile rahatsız olur, menajerleri "yanlış anlamayın bu absürd bir komedi" deyip vaziyeti kurtarmaya bakarlar. Öyle ya da böyle Reagan parayı bulur ve bir zamanlar ayaklarına kapanıp serenatlar attığı Jane'i başından savar. Zira (yine bir aktris olan) Nancy Davis daha iyi fotoğraf verir, belli mi olur belki karizmatik teyze ona başkanlık yolunu açar. Artık kalabalıklara hitap etmenin zamanı gelmiştir, her bahane ile kürsüye çıkar ve bayat bayat konuşmalar yapar. "Biizzz.... Bugüüün.... Buradaaa..." Gel de uyuma... Türkiye'de olsa hiç şansı yoktur ama ahmakların fink attığı bir toplumda maya tutar. Reagan yine dövüşür ama şu farkla ki artık yumruklarını kullanmaz. Ayak kaydırarak yükselir, rakiplerinin bellerinden aşağı vurmaya bakar. Nitekim Demokrat aday Barry Goldwater'a destek için siyaset sahnesine adım atar. Bol keseden vaad verir, masaları yumruklar. Gırtlağını yırta yırta haykırıp mikrofonu tükürüğe boyasa da Goldwater'e hayrı dokunmaz. Seçim kaybedilince partiyle de köprüleri atar, dava arkadaşlarını satıp Cumhuriyetçilerin (1962) safına koşar. "Kasabanın Şerifi" olmak kolay mı? Bu piyasada hatır, gönül, vefa bulunmaz, dönekler el üstünde tutulurlar. Yıllarca "demokrat" geçinip yapımcıları kandırdıktan sonra Kaliforniya Valiliği için adaylığını koyar. Hollywood yıldızlarının "yuh" sesleri ve ıslıkları arasında koltuğa oturur (1967-75) ve kapısını meslektaşlarına kapar. Onlar da altında kalmaz Reagan'ı "yarım adam" ve "şempanze öğretmeni" diye dalgaya alırlar. Bu salvolardan hayatı boyunca kurtulamaz. Reagan başkan olacak kıratta bir adam değildir, ne esnafı, sanatkarı tanır, ne de işçinin köylünün derdinden anlar. İhtiyatsızdır da, en son söylenecek cümleyi başta kullanır, dünya siyaseti üzerine kafa yormaz. İşte bu Western tarzı çıkışlar silah tüccarlarını çok heyecanlandırır, planlarını inceden yapar, keyifle el oğuştururlar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.