Kuzey Afrika'da yetişen velilerden Ebül Hasan-ı Şazilî hazretlerinin talebesinden biri, rüyada "Resulullah"ı gördü bir gece. Peygamber Efendimiz güzel bir "Tac" takmıştı bu gencin başına. Sevinç ve heyecanla uyandı uykudan. Hemen doğrulup, fırladı ayağa. Abdest alıp namaz kıldı. Rüyadan çok duygulanmıştı. Kendi kendine, "Acaba tabiri nasıldır?" diye düşünüp zor etti sabahı. Ve o sabah erkenden koştu bu zatın huzuruna. Rüyayı anlatıp, tabirini soracaktı ki, mübarek zat sevgiyle baktı gence. - Sen bu gece rüya mı gördün evladım? - Evet hocam. "Mübarek olsun!" - Peygamberimizi mi gördün? - Evet. Büyük veli, gencin rüyasını baştan sona anlattıktan sonra; - Mübarek olsun! buyurdu.Çok güzel bir rüya görmüşsün. Delikanlı heyecanlıydı. - Tabiri nedir hocam? - Bu, yakında kadı (hakim) olacağına alamettir oğlum. - Öyle mi? - Evet. Bekle, yakında çıkar tayinin. Ve çok geçmeden gerçekleşti bu iş. Kadı olarak tayin edildi bir beldeye. *** Bu zat, bir gün sordu cemaatine: - Bu dünyada en kıymetli şey nedir, bilir misiniz? - Bilmiyoruz, nedir hocam? - Dünyaya düşkün olmamaktır. Sordu yine: - Altından kıymetli olan şey nedir? - Bilmiyoruz, dediler. Buyurdu ki: - O altını bir muhtaca vermektir. "Edep, böyle olur!" Bir gün de "Edep"ten sordular bu zata. Buyurdu ki: - Eshab-ı kiram, Resulullah'a karşı fevkalade edepliydiler. - Nasıl? - Huzurunda lüzumsuz konuşmaz, bir fikir beyan etmezlerdi. - Bir misal verseniz hocam. - Pekâlâ. Bir defasında, Efendimiz, "Bugün, günlerden ne?" diye sormuştu eshabına. Cemaat merakla sordu. - Ne cevap verdiler hocam? - Sükut ettiler. - Neden? - "Allah ve Resulü daha iyi bilir", demek istediler. E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 Fax: (0 212) 454 38 29