Ebû Reyhan El Bîrûnî

A -
A +

Ebû Reyhan bin Muhammed Harezmi, küçük yaşta babasını kaybedince annesi zor günler yaşar. Lâkin kadıncağız yılmaz, yıkılmaz. Vurur baltasını omzuna dağlardan odun toplar, bunları şehre getirip üç kuruşa satar. Eline geçen parayla akıllı oğlunu giydirir, kuşatır, okutmaya bakar. Vaki olanda hayır vardır derler ya, bu minik yetim Harzemşah hanedanının merhametine mucip olur, onu saraya alır, her imkânı önüne koyarlar. Ebû Reyhan, Harezm şehrinin varoşlarında doğar, lakin bundan asla bizar olmaz, kenar semt çocuğu olduğunu saklamaz. Hani biz "memleket neresi hemşerim" sorusuna "içinden mi" ilavesini ekleriz ya, o devirde de "derunundan mı (içinden mi) birunundan mı (dışından mı)" diye kurcalamadan duramazlar. Ebu Reyhan bu suale o kadar çok muhatap olur ki kestirmeden "Bîrûnî" der, bayat muhabbete bulaşmaz. Bîrûnî'nin araştırıcı bir yapısı vardır, okuduğu konuları didik didik didikler, derinlemesine kavramadan rahatlayamaz. Tarifi zor bir hırsla çalışır ve asla yorulmaz. Hem Abdüssamed bin Hakîm gibi ilim adamlarının önünde diz kırmak da az şey değildir hani. Düşünün henüz 17 yaşında eser vermeye başlar. Elinden tutulunca... Harezmşah ailesinden meşhur matematikçi Ebu Nasr Mansur bakar bu çocukta çok iş var, onu himayesine alır, dağarcığında ne varsa istifadesine sunar. Mâlum gözleme dayanan ilimler fukara takımının boyunu aşar. Hoş, saraya yakın olmayan biri kabiliyetli olsa ne yazar, garip başına rasathane kuracak değildir ya... Nitekim, Bîrûnî de, Sultanın sayesinde ülkeleri dolanır, âlimlerle tanışır, arzuladığı bütün kitaplara ulaşır ve pahalı deneyler yapar. Asya'da yaşanan çalkantılar (Harezmlerin çöküşü, Alparslan'ın ölümü, Haşhaşilerin suikastları) ilmi hayatı etkilese de Bîrûnî'nin kaybedecek vakti yoktur, büyük âlim Ebü'l-Vefâ ile ayı yıldızları takibe alırlar. Sağ olsun Melik Ebü'l-Abbas ona bir daire tahsis eder, üstelik müşavir kadrosundan iyice bir maaş bağlar. Genç yaşta... Bîrûnî, henüz 22-23 yaşlarında iken Harezm şehri civarında (Buşkatir'de) güneşin ve gezegenlerin deklinasyonlarını (meyillerini) tespit eder. Yine Harezm şehrinde yaptığı 7.5 m çapındaki duvar rubu ile ekliptik meyli ölçer, dünyanın gök ekvatoru ile yaptığı açıyı kitaplarına geçer. Ki onun bin yıl evvel bulduğu değerler, bugünkü ölçülerden çok da farklı değildirler. Bîrûnî, Kur'ân-ı kerimin belâğat ve i'cazına hayrandır, âyetler arasındaki işaretleri takip ederek birçok fenni inceliği yakalar. Yaratıklara bakar, Yaratanı arar, tabiri caizse hikmet avcılığı yapar. Gazneli Mahmud, Hindistan'ı alınca Bîrûnî'yi de yanında götürür. Ona "sarayımın en değerli hazinesi' der, rahat çalışması için imkân sağlar. Bîrûnî kısa sürede Hint dillerini kavrar, Tahkiku ma lil-Hind adlı eseri için sanskritçe öğrenir, kitabını emsalsiz olması için çok zaman harcar. Kırk dalda... Bîrûnî'nin ne elinden kalem düşer, ne de gözü kitaptan kopar. Arapça, Farsça, İbranice, Rumca, Süryânice, Yunanca ve Çince de öğrenir, bu lisanlardaki kitapları titizlikle tarar. Evet yola bir Matematikçi olarak çıkar ama astronomi, geometri, fizik, kimya, tıp, eczacılık, tarih coğrafya, filoloji, etnoloji, jeoloji, dinler ve mezhepler tarihi gibi çeşitli dallarda çalışmalar yapar. Su kaynaklarını ve artezyen kuyularını uzun uzun inceleyip, hidrostatiğin kitabını yazan El-Bîrunî jeodezi ilminin kurucusu sayılır. İndus Havzası'nın "denizin alüvyonla dolması neticesinde" meydana geldiğini de ilk kez o açıklar. Yine milletlerarası çatışmaları, ekonomik sebeplerle izah eden "iktisadi tarihin" esaslarını belirler, kurallarını koyar. Cürcan Hükümdarı Kabus bin Yaşgir'e ithaf ettiği Asar-ül-Bakiyye adeta kronolojik bir tarih, takvim, kültür ve astronomi ansiklopedisidir, ilmî değeri günümüzde bile azalmaz. Sözünü ispatlar Bîrûnî'nin Tahkîk ve Kanûn-ı Mes'ûdî adlı eserleriyle ulaştığı trigonometrik seviye günümüz matematikçilerini bile şaşırtır. Yine çember yarıçapları, üçgen açıları, polinom hesapları üzerine net ve anlaşılır eserler yazar. Hususiyetle Arabi rakamları kullanır, yetiştiği kültürü korur, kollar. Gazne'de kıbleyi tam olarak tespit etmek için geliştirdiği matematik usullerle ayın, güneşin ve dünyanın hareketlerini izler, yaptığı rasatlarla çağdaş tespitlere uygun neticeler yakalar. Dünyanın çapını Fransız Piscard'dan 700 yıl önce ölçer, Rönesansçılara fark atar. Kaldı ki o, faraziye sunmakla kalmaz, tezlerini deney ve tecrübeyle ispat eder, şüpheye mahal bırakmaz. Devrin bir başka fen adamı İbn-i Sinâ'yla yakinen tanışır ve yıllarca yazışırlar. Ancak onunla ne usulde ne de şerhde uzlaşırlar. Bîrûnî, İbn-i Sina'nın dini konulardaki düşüncelerine katılmaz. Delillerden ziyade aklına uyan bu felsefeciyi reddeder, ehli sünnet ulemasının nakillerine sadık kalmaya bakar. Zaten felsefeyle de sırf filozofları susturmak için ilgilenir. Her söze "bana göre" diye başlayan laf ebelerini kendi sözleri ile susturur, adamları maskara yapar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.