İkonacı Kraliçe İrene

A -
A +

Atinalı İrene onca alımlı kadın arasından imparatorun dikkatini çektiğine göre başdöndürecek kadar güzel olmalıdır. Zira henüz 16 yaşındayken IV Leon ile evlenmeyi başarır (768). Saraydaki ilk yılları takıp takıştırmakla geçer, hayranlarının gözlerini kamaştırır. "Eirene" yunanca "barış" demektir ve genç kadın o sıralar adına uygun yaşar. Ancak yaşı ilerledikçe kadrosunu kurar ve saray dengeleri üzerine kafa yormaya başlar. Kocası ölünce küçük oğlu VI. Konstantin'in naibesi olarak yönetime el koyar. Ancak iktidarına göz dikenlere yaralı bir kaplan gibi saldırır, ayağına takılanlara hiç acımaz. Zaten tarih kitapları onu "otoriter" kelimesiyle tarife çalışırlar. İrene'ye elbette İmparatorluğun dört bir yanından hatırlı konuklar gelir ve albenili hediyeler sunarlar. Bunlar içinde sayısız ikona ve resim vardır. Kraliçe onlar için ayrı bir köşe açar. Put ticareti O günlerde İslamiyet hızla yayılmakta, Arap akıncıları surlar etrafında dolanmaktadır. Nitekim ahaliden bazıları bu tebliğ faaliyetlerinden nispeten nasiplenir, Hazreti İsa ve Meryem validemizin putlaştırılmasından rahatsız olurlar. Öyle ya put yapmanın ve puta tapmanın bilinen bir adı vardır: Şirk koşmak! Nitekim muharref inciller dahi puta karşıdırlar ve 754 Hieria (Fenerbahçe) Konsülünde karar bu yönde çıkar. Ancak bir kraliçe sıradan insanları bağlayan kaidelere uyacak değildir ya (!) Bilirsiniz Roma'da saraya kurulanlar "yarı tanrı" sayılırlar. İcabında inanç hayatına da karışır, kural koyar, kural kaldırırlar. Hadiseye bir başka cihetten bakarsak o günlerde ikonacılık "para kazandıran" bir meslek olmuştur, binlerce insan resim yapar, heykel satar. Bazı kiliseler mesela Ravenna'daki Santa Vitale ve Selanik'teki Aya Yorgi mozaikleri ile tanınırlar. İrene vaziyete derhal el koyar, dediğini ikiletmeyen Patrik Tarasios vasıtasıyla İznik'te bir konsül toplar (787). Papa I. Hadrianus konsüle bizzat katılmasa da temsilcisini yollar. Tartışmalar 8 celse sürer, nihayet 300 piskopos "İmparatoriçenin istekleri doğrultusunda" el kaldırırlar. Bundan 33 yıl evvel Fenerbahçe Konsülü'nde alınan kararları iptal eder, tasvirlere tapınmayı "serbest" bırakırlar. Serbest ne kelime, "mecbur" tutarlar. Avrupa şaşkınlık içindedir, mesela Fransızlar bunu kabullenmekte zorlanırlar. Ancak Roma Kilisesi kararların ardında durur ve VII Konsülü "ekumenik" sayar. İşte o günden sonra fırçası olan karalar, ressamlar hayal güçlerini konuştururlar. "Hazreti İsa" adını verdikleri çeşit çeşit resimler, boy boy heykeller yaparlar. (Haşa) Melekleri cıbıl bebelere benzetir, sırtlarına kanat manat yakıştırırlar. Ve ne acıdır ki insanlar, insanların yaptıklarına tapınırlar. Dönelim hikayemize... İrene uzun süre dizginleri elinde tutar, ancak askerler başlarında "adam gibi adam" görmek isteyince fena tırsar. Bakar zemin kayıyor, Mamas Sarayına çekilip, kayınbiraderlerine oynar. Ama efendim onlar ikonaklastmışlar (ikona kırıcı) eğer söz konusu iktidarsa hiç mesele olmaz. Kraliçemiz gücünü toplayınca alayını kazıklar, gariplerin gözlerini oydurur, dillerini doğrar. Bu vartayı zayiatsız atlatsa da öz oğlu VI. Konstantin karşısında dikiş tutturamaz. Ordu ayaklanınca çekilmek zorunda kalır (790) ama bunu bir kenara yazar. Biteviye birileri ile fısıldaşır ve her entrikanın altından çıkar. Hele oğlu (itirazına rağmen) Teodote ile evlenince hepten vitesten atar. Evladımdır demez aile sırlarını faş edip gammazcılık yapar. Acemi gençleri ustalıkla gözden düşürür ve salahiyeti silbaştan elinde toplar. İlk işi biricik oğlunun çakır gözlerini kızgın demirle dağlatmak olur (buna mil çekmek diyorlar) (797). Hatta n'olur n'olmaz diye torunu Euphrosyne'yi de manastırın mahzenine tıkar. Bizanslılar o günlerde hem Slavlara yenilir hem de Abbasiler karşısında dağılırlar. Harun Reşid'in elinden ancak 70 bin altın vergi vererek kurtulurlar (798) Evdeki hesap Eh, İrene gibi zarif, nahif bir kadın meydana çıkıp savaşamayacağına göre artık kendine bir "koca" bulsa iyi yapar. İmparator Şarlman ile uzun uzun mektuplaşıp işi oluruna bağlar. Hem onunla evlenince sınırlar genişleyecek ticaret artacaktır, herkes rahatlayacağına göre aykırı ses çıkmayacağını umar. Ama çıkar... Bu karar sonu olur, dostları onu yapa yalnız bırakırlar. Tahta oturan 1. Nicephorus, İrene'yi önce Kadınlar Manastırı'na kapatır, sonra taa Midilliye yollar. Onu mümkün mertebe merkezden uzak tutar. İrene gam yüklenir, kin taşar. Hani keskin sirke küpüne zarar derler ya bu hırsla çok yaşamaz. İstanbullu papazlar İrene'nin cenazesini zafer kazanmış kumandan gibi karşılar, ona alelacele "azizelik payesi" bağışlarlar. Ki hâlâ Ağustos'un 9'unda yortusunu yaparlar. Muharref İncillerde bile... * Kendine yukarıda gökyüzünde, aşağıda yeryüzünde ya da yer altındaki sularda yaşayan herhangi bir canlıya benzer put yapmayacaksın. Putların önünde eğilmeyecek, onlara tapmayacaksın..... (Mısır'dan Çıkış 20:4,5) *....Kardeş diye bilinirken fuhuş yapan, açgözlü, putperest, sövücü, ayyaş ya da soyguncu olanla arkadaşlık etmeyin, böyle biriyle yemek bile yemeyin. (1 Korintliler 5:11) * Öyleyse ne demek istiyorum? Puta (heykele) sunulan kurban etinin bir özelliği mi var? Ya da putun (heykelin) bir önemi mi var? Hayır, yok! Dediğim şu: Putperestler kurbanlarını 'Tanrı'ya değil, cinlere sunuyorlar..." (1 Korintliler 10:19-20)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.