Irkçılar arasında Vivian Malone

A -
A +

Haziran 1963... Yer: Alabama Derin beyazların, eyalete hakim oldukları yıllar... Şu işe bakın, iki siyah Devlet Üniversitesi'nde okumaya kalkar, kayıt bürosuna gelip lüzumlu evrakları alırlar. Vali George Wallace zencilerin "yasak bölge"ye sızacağını duyunca kanı donar. Nasıl olur da ırkçıların kalesi sayılan Alabama Üniversitesine iki pislik (!) kayıt yapar? Başak benizli, sarışın, kızıl, kumral, çakır gözlü, ela bakışlı, çilli ya da çilsiz çocuklar arasında mürekkep lekesi gibi iki siyah! Bu cüretkâr hamleyi, küstahlık, kalkışma, diklenme, isyan olarak değerlendirir ve eyaletin bekası açısından hadiseye el koyar. Hukuken yapacağı pek bir şey yoktur ama hukuksuzluk adına elinden geleni ardına komaz. Hani yıllar evvel (1956) Autherine Lucy adlı zenciyi nasıl yıldırıp okuldan kovdularsa... Dişli vali Başkan Kennedy olaya Washington'dan müdahaleye niyetlenirse de Vali Wallace başkan maşkan sallamaz. "Federal hükümetin, eyaletlerin eğitim politikalarına karışmaya hakkı yok" der, merkezi dinlemeyeceğini açıklar. Kennedy iki garip çocuğun polis zincirini aşamayacağını bilir, ki yandaşlarının şakşaklarıyla kör olan ırkçı valinin kan dökmesinden korkar. Ondan sonra al başına yeni bir kaos, direnişler, grevler, boykotlar... Bu yüzden Alabama'ya ulusal muhafızları göndermeli, hiç değilse kayıtlarını yaptırıncaya kadar gençlere eskort olmalıdırlar. Ancak vali muhafızları eyalet sınırından içeri sokmaz. Kendisine tezahürat yapan ırkçılara "vali kaldığım sürece buraya tek siyah bile adım atamayacak" sözü verirken heyecanla göğsünü yumruklar, salyalar mikrofona sıçrar. Kennedy bu oldu bittinin altında kalmaz, büyük salahiyetlerle donattığı Adalet Bakanı Yardımcısı Nicholas Katzenbach'ı Alabama'ya yollar. Ancak Vali onu da yıldırır, "sen bu işe karışma" der ve resmen kovar. Bakan yardımcısı ırkçıların saldırganlığından tırsar, eşinin ve çocuklarının sıhhati açısından geri adım atar. Valiye yaranmayı düşünen polis şefleri iki gencin üzerine kurt köpeklerini salmaktan yanadırlar, ancak öğretim üyeleri "bizim işimiz bilim, kapımız öğrenmek isteyen herkese açık. Irkı ne olursa olsun, isterse talebe bile olmasın, bildiklerimizi sakınacak değiliz ya" der, kendilerine yakışanı yaparlar. Vali kolluk gücü gibi üniversite kapılarını tutar. Kayıtların kapanmasına saatler kala zaptiye zap zap hesabı bir o yana bir bu yana koşar. Nitekim beklenen an gelir. Cadde tarafında Vivian Malone ile James Hood görünür. İki genç ağır adımlarla kapıya yaklaşırlar. Vivian boylu poslu dünyalar güzeli bir kızdır. Hani "karabiberim" diye uğruna şarkı yakılanlardan. Fedakârca öne geçer ve kendini siyah kardeşine siper yapar. Manken edasıyla yürür, saçlarını bir o yana bir bu yana sallaya sallaya kuşatmayı yarar. O kadar kararlıdır ki polisler tutulur kalırlar... Vali Wallace iş başa düştü deyip kapıya dayanır, kollarını iki yana açar. Ancak Mis Vivian onu bakışlarıyla öyle bir aşağılar ki nasıl anlatıla? Sanki yakasından fiskeyle sinek kovar... Valiyi elinin tersiyle iter ve adımını kampüse basar. Dakka: 1 Gol: 1. Evet ilk raundu zenciler alırlar. Irkçı Vali işin peşini bırakacak değildir, servisler, öğrenci yurtları ve üniversite yönetiminden sözünü dinleyenleri, gençlerin peşine takar. Amansız bir yıldırma harekatı başlar. James ne yazık ki baskılara dayanamaz ve Huntsville Üniversitesi'ne yatay geçiş yapar. Vivian ise her sabah mevziye yürür, kurtarılmış bölgede bir başına cenge çıkar. "Saçını boya, krem mrem kullan, göze batma" diyenlere inat, inandığı gibi yaşar, zaferine zafer katar. O elbette arkadaşlarından daha fazla çalışmak zorundadır, işini şansa bırakamaz. Nitekim bileğinin hakkıyla diplomasını alır (1965) ve Adalet Bakanlığı'nda uzman olarak işe başlar. Alabama'da ırkçıların gücü kolay kolay azalmaz. Vali olacak fanatik, 1987 yılına kadar makâmını kaptırmaz. Hatta 4 kez başkanlığa oynar. O ve ekibi Teksas, Louisiane, Güney Carolina Mississippi gibi güney eyaletlerinden tulum çıkarırlar. Ancak gün gelir yaşlanır, siyaseti bırakır. Hastane köşelerinde pineklerken bazı şeylerin farkına varır. Şimdiki aklı olsa torunu yaşında bir kızcağızla mı uğraşır? Ziyaretçilerinin gitgide azaldığı ve keşkeli cümleleri daha fazla kurduğu günlerden birinde kapısı çalınır. Boylu poslu güleç yüzlü bir kadın edepli bir tavırla "girebilir miyim" der, elindeki çiçekleri yatağının yanına bırakır. Kendisini tanıtmaya gerek yoktur zira yıllar evvel tükürürcesine bakan afet, bu zihinden nasıl kazınır? Siyahi kadın "sıhhatiniz nasıl, ıstırabınız var mı" gibi birkaç klişe cümleyle gönlünü yapar ve bana müsaade diyerek kalkar. Affettim gitti Sabık vali yatağından fırlar ve önüne geçip o günkü gibi ellerini açar. Bu kez gözlerinde hüzün vardır. Uzun uzun Vivian'ın yüzüne bakar ve kırık dökük hecelerle "görevimi yaptığımı sanıyordum" diye mırıldanır, "ama bugün olsa kesinlikle karşınıza çıkmam..." Vivian gülümser ve çok tatlı bir sesle "sizi çoktan affettim" der, "ben asla kin tutmam." Derinleşen gamzelerine ve ışıldayan gözlerine bakılırsa samimi olmalıdır. Bahsi geçen kadın 25 gün evvel hayatını kaybetti, sanırım Amerikalılar onu unutmayacaklar. Öyle ya, eğer bugün bir başka Alabamalı siyah (Condaleezza Rice) "Bakan" olabiliyorsa... Yeri gelmişken söyleyelim biz sadece hikaye anlatıyoruz, şimdi bu yazının "başörtü mağdurları"yla ne alâkası var? Di mi ama?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.