Kızılderili avcısı Buffola Bill

A -
A +

Al sana! Al sana! Pack! Dock! Smack! / Hey gringo eller yukarı! / Caramba carambita! / Lanet olası yerli! Grav Grav Grav! / Ugh! Bunu sen istedin Crasssh! / Ciuvv! Ciuvv! Ama ben rançermişim aslanım, vurulmazmışım. / Kızılderililer kaçıyooor! / Düşün peşlerine! Dan Dan Dan! Pam Pam Pam! / Pis yerliler!/ İşte büyük reis elimize geçti. / Asalım! Asalım! "Bu garip kelimeler de ne" demeyin, bizim gibi kovboy filmi seyredip Teks, Teksas, Tommix, Tom Braks okuyarak büyüyenlere çok şey hatırlatırlar. Elbette bunların çoğu hayalidir ama Amerikalılar, William Frederick Cody'i (Buffola Bill'i) yakinen tanırlar. Kahramanımız Iowa eyaletinde doğar (1846), küçük yaşta at yarışlarına katılır ve aldığı birinciliklerle adını duyurmaya başlar. 21 saatte 20 at değiştirerek 322 mil yol alır ve rekorları paralar. Henüz 14 yaşında iken bir Kızılderili öldürür ve ilk zaferine (!) imza atar. Kadrolu katil Buffola Bill'e "sen bir gün efsane olacaksın" deseler kendi de inanmaz. O sadece yevmiyesini tüfeğiyle doğrultan bir avcıdır o kadar. Kurt, tavşan, ayı vurmakla kalmaz "oturan öküzleri" ve " hızlı tilkileri" de "degavlar". Kızılderili olduktan sonra kadın, çocuk farketmez, kafatası avcılığı iyi para getirir, kesesini dolarla doldurmaya bakar. O günlerde kanlı katliamlardan sıyrılan yerliler dağlara, bayırlara dağılır, ıssız vadilerde hayatta kalmaya çalışırlar. Lâkin Buffola'nın elinden kim kaçmış ki onlar kurtulsunlar? Bill tazı gibi iz sürer, zavallıları bulur, vurur ve kafa derilerini yüzerek kemerine takar. Derken Pacific Demiryolu Şirketi, Kansas hattı için Kızılderili topraklarına ray döşemeye başlar. Oturup yerlilerle konuşmak yerine onları Nebraska'ya sürmeye kalkarlar. Demiryolu şirketi hem ordudan destek alır, hem de muhtemel saldırılara karşı profesyonel katiller tutar. Eh takdir edersiniz ki Buffola Bill'i de atlamazlar. Bill sadece fedailik yapmakla kalmaz, şirketin mutfağını et ile doldurarak büyük bir masraf kalemine çizik atar. Bill'in sığır sürüleri filan... Hayır, hayır. Yeşil çayırlardaki Buffolalar ne güne dururlar? Avcımız zevk için can yakar, iki hayvanla dolacak kazan için 40 tane bizon yıkar. Birkaç ayda 4280 Buffola vurarak rekor kırar. Hilebaz kovboy!.. Bill bu işten tez sıkılır, daha renkli maceralar için Wyoming'te izciliğe başlar. İzcilik dediysek yavru kurt kıyafeti giyip çiçekli yamaçlara çadır kurmaz. Kafatasları yüzülecek avları "izlemeye" başlar. Nitekim Efsanevi Kızılderili reisi Büyük Boynuz'u pusuya düşürür (1895) ve büyük bir ün yapar. Ama şöhreti muhafaza kolay değildir, hayran kitlesi onu yeni yeni cinayetlere zorlar. Ordunun yaptığı bütün sürek avlarına katılır, herkesten fazla yerli öldürür, komutanların takdirini toplar. Bill, Kızılderilileri iyi tanır, yöre şeflerinin önüne "hayır" diyemeyecekleri bir "yem" atar. Onlara "gelin bu kanı durduralım" çağrısı yapar ve bu oyun her zaman tutar. Garipler savaş baltalarını gömer, en yeni kıyafetlerini giyer ve barış çubuklarını alıp bildirilen mıntıkaya koşarlar. Doğrusu beyazlar her şeye "evet" der, her istenilene kafa sallarlar. Nasıl olsa uymayacakları için söz isteyene söz verir, kağıt isteyenlerin eline imzalı mühürlü evraklar tutuştururlar. Dönüş yolunda tuzak üstüne tuzak kurar, alayını kırarlar. Bill, kirden yağ tutmuş bir şapka takar, yenlerinden yakalarından deri parçaları sarkan tuhaf bir elbise giyer, kan lekelerini özellikle temizlemez, harita gibi donan pıhtılarla imaj yapar. Eh takdir ederseniz ki teke gibi kokar. Ağzında sürekli izmarit taşır, mahmuzlarını sürüyerek yürür ve elini daima belinde tutar. Tabanca, tüfek, matara, hançerle rambo gibi dolanır, en ufak tıkırtıda geriye döner, çevresine kısık gözlerle bakar. Kahramanımız zamanla "saloon"ların değişmez adamı olur, iki kadeh içki ısmarlayana bütün sırlarını (!) açar. Atar, tutar son noktayı "ama kimseye söyleme" diye koyar. Zaten bu coğrafyada yayılması istenen haberler "çok gizli" ambalajına sarılırlar, Bill hem işi bilir hem işe gider. Oyunu kuralına göre oynar. Hele Ceyenlerin ünlü reisi Sarı El'i öldürüp kafa derisini yüzünce destan kahramanı olur, artık çizgi romanlarda yer alır, alangirli kostümü, Winshecter tüfeği ve Colt tabancasıyla kapaklarda sırıtmaya başlar. Atış (!) serbest... Buffalo Bill macera anlatarak kolay para ve büyük ün kazanabileceğini hissedince bu sektöre el atar. Artık değerli nefesini iki kadeh tekila için harcamaz. New York, San Francisco ve Chicago'da (hatta Avrupa'da) şovlara çıkar. Maceralarını ballandıra ballandıra anlatır, birine bin katar. Doğrusu o iyi bir oyuncudur. Sahneye kafa derileri ile çıkar, Kızılderilileri nasıl öldürdüğünü anlatırken adeta hadiseyi yaşar. Sesini kâh kısıp, kâh çoğaltarak adrenalin pompalar. Bu geveze kahraman umduğundan fazlasını bulur, şöhreti katlana katlana artar. Gün gelir kendi şahsi sirkini açar ve üç vardiya para basar. Olmayan tarihleri için kahraman arayan Amerikalılar bu kan tacirine "önder" payesi bağışlarlar. Bizzat Başkan Andrew Jackson, Buffola Bill'in göğsüne madalyalar takar. Röportajlar, onursal başkanlıklar, alkışlar, alkışlar, alkışlar... Kızılderililer mi? Dertlerine yanarlar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.