Toyota'nın mimarı Sakichi Toyoda

A -
A +

1930'lu yıllarda dünya ciddi bir iktisadi buhran yaşıyor. Hele nüfusu çok, toprağı az olan Japonya hepten perişan oluyor. Gün geliyor petrol alacak parayı bile denkleştiremiyorlar. Zaten dış piyasada Japon malı, tapon malı sayılıyor. Ancak Toyada ailesinden Bay Sakichi krizlere aldırmıyor oturup çok enteresan bir dokuma tezgâhı yapıyor. Herhangi bir iplik hattında kopma olursa makine kendiliğinden duruyor. İmalatçı hem çok adam çalıştırmaktan kurtuluyor, hem de kumaş kalitesini şansa bırakmıyor. Aynı aileden Kiichiro Toyada sistemi geliştiriyor ve patenti hatırı sayılır bir paraya (100 bin sterling'e) İngilizlere satıyor. İyi de şimdi bu parayı n'apsınlar? Bozdurup bozdurup harcayacak değiller ya, Japon bunlar... Araba mı yapsak? Yıllar evvel bir ABD seyahati yapan ve Henry Ford'un tesislerine hayran kalan Bay Sakichi aile meclisini toplayıp "otomobil üretemez miyiz" diye soruyor. Nabız tutsun diye oğlu Kiichiro'yu ABD'ye yolluyor. Kiichiro, bir turist kafilesiyle Ford'un Rouge fabrikasını geziyor, saf ayaklarına yatıp işçileri mühendisleri konuşturuyor, hayli malumat topluyor. Açık vermemek için bir yandan şakır şakır çiklet çiğniyor, öbür yandan çatır çatır resim çekiyor. Baba ve oğul Toyadalar Henry Ford'dan etkilenseler de onun sistemini çok mantıklı bulmuyorlar. Zira Mr. Henry herkese "sadece bir iş" veriyor, mesela bir adam gün boyu bijon sıkıyor, bir başkası yıllarca aynı deliğe perçin çakıyor. Haliyle bilgili ve vasıflı olmaları gerekmiyor. Belki talep patlaması ancak bu şekilde karşılanabiliyor ama kalitede ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Baba ve oğul Toyadalar kendilerine has bir üretim tarzı geliştiriyorlar. Kiichiro ve kuzeni Eiji, 'Toyota Motor'u Japonya'nın merkezinde çamlar arasında ferah bir alana kuruyor (1938) Toyota City için zemin hazırlıyorlar. Devasa makineler, pahalı ekipmanlar yerine basit ve hafif aletleri tercih ediyor, hem masraftan kurtuluyor, hem esneklik kazanıyorlar. Hepsi bir yana kaliteden taviz vermiyor, sıradan işçilere bile aksaklığı hissettikleri anda "bandı durdurma" yetkisi veriyorlar. Bu sistemle (Jidoka) bir evvelki istasyonda hatalı üretilen parça asla bir sonraki banda ulaşmıyor. Toyota, işçilerine güvenli ve ergonomik bir çalışma alanı sağlıyor. Zira rahat ve aydınlık mekanlarda çalışanların yüzü gülüyor. Hem verim artıyor, hem maliyet düşüyor. Toyadalar asla stoka girmiyor, ancak siparişlerin imalini (Just-In-Time: Zamanında üretim) kararlaştırıyorlar. Sırf insanlar ve aletler boş kalmasın diye olmayan müşteriye, araba yapmaktan şiddetle kaçıyorlar... Kiichiro, Amerika'yı yeniden keşfetmekle uğraşmıyor, 6 silindirli bir Şevrole motorunu kopyalamaya karar veriyor. Ancak tıpkısının aynısını yapmalarına rağmen o verimi yakalayamıyor, bilgi ve tecrübenin önemini çok iyi anlıyorlar. Toyadalar işin uzmanlarıyla kafa kafaya veriyor ve daha mükemmel bir motor çizdiriyorlar. Elbette kalite zaman alıyor, gece gündüz döküm yapıyor, ancak içlerine sinene kadar parçaları kullanmıyorlar. Toyadalar otomasyondan çok aktivasyona yöneliyor, "insan unsurunu" göz ardı etmiyorlar. Çalışanları "sıfır hataya" şartlandırıyor, bunun için "poka yoke" adı verilen cihazlardan yararlanıyorlar. Şöyle ki; band vasfına uygun olmayan ham maddeyi kabul etmiyor, uygunsuz parçalar iş aracına oturmuyor ve iş aracı gelmeden makine dönmüyor. Şimdi bir bayrak yarışı düşünün, takımın hızlı koşan elemanı, yavaş koşan arkadaşının da alanını kullanarak aksaklığı gideriyor. Hasılı Toyadalar işçileri ıssız adalara kapatmaktansa paylaşmasını yardımlaşmasını öğretiyor ve kaliteyi çok artırıyorlar. Odacıların bile teklifini ciddiye alıyorlar. Japonlar buna "Kaizen" (sürekli iyileştirme) diyorlar. 1960'lı yılların başında ilk ihraç edilen Toyota Crown'lar, ABD otobanları için yavaş bulunuyor ancak 1968'den itibaren ABD pazarına giren Corolla ekonomik ve güvenilir bir araç olarak kabul görüyor. Hele Camry ve Lexus, Detroit'i duman ediyor. Zirveye yapışınca Nitekim piyasa değeri 120 milyar dolara yaklaşan firma "ha" dediği anda 13-14 milyar dolar nakit çıkarabilecek güce (devlet bütçesi gibi bir şey) erişiyor. Standart&Poors'un finansal açıdan en kuvvetli oto üreticisi olarak Toyota'yı buluyor ve ona "AAA" notu veriyor. Toyota sadece geçen yıl % 55 büyüme gerçekleştirerek 1.16 trilyon yen (10 küsur milyar dolar) kâr etmeyi başardı, ki böylece ABD'li otomotiv devleri Ford ve General Motors'un toplam kârlarını da ikiye katlamış oluyor. Bir ara Amerikalı bir oto üreticisi Toyota'ya parça siparişi veriyor. Şartnameye "% 1 oranında hatalı parça kabul edilir" gibi bir madde koyuyor. Neyse mal geliyor, 99 koli istenen evsafta, yüz ağartıcı parça, yanında kırmızı çarpılarla işaretlenmiş bir koli daha... Açıyorlar küçük bir not çıkıyor. "Niye istediğinizi anlayamadık ama, hatalı parçalar bu kutuda..."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.