Zirve yarışında Larry Ellison

A -
A +

Duymuş olmalısınız, Amerikan üniversiteleri zaman zaman kürsülerini "akademik çalışmalar yapmayan" ama "mesleğinde zirve olan" isimlere açarlar. Teoride bunalan talebeleri, pratik çözümler üreten insanlarla tanıştırır, bir manada piyasaya ısındırırlar. İşte ABD'nin en itibarlı okullarından Yale Üniversitesi yöneticileri de 2000 yılı mezuniyet törenine "Oracle" gibi bir şirketi kurup devleştiren Larry Ellison'u çağırırlar. Genç iş adamını alkışlarla sahneye davet eder, mikrofonu uzatırlar. Larry bir müddet durur ve gençlere acıyan nazarlarla bakar. Konuşmasına peşin peşin özür dileyerek başlar. "Sizlerden benim için bir şey yapmanızı istiyorum" der, "lütfen, solunuzdaki arkadaşınıza bakın. Tamam, bir de sağınızdaki arkadaşınıza bakın. Ve şimdi şunu kafanıza sokun ve aklınızdan çıkarmayın. Yıllar sonra, solunuzdaki adam hiçbir şey başaramamış olacak. Sağınızdaki bayan da öyle. Ve siz, ortadaki? Farklı olmayacaksınız! Şöyle etrafıma göz atıyorum da istikbale dair bir umut ışığı göremiyorum. Burada değişik endüstri kollarında liderliğe soyunacak isimlerden ziyade akıbeti hüsrandan başka bir şey olmayan zavallılarla karşı karşıyayım. Sinirlendiniz değil mi? Bunu hoş karşılıyorum. ? Konuşmak parayla Ben, Lawrence Larry Ellison... Üniversiteyi terk etmiş bir mektep kaçkını... Peki kim oluyorum da, ülkenin en güzide öğrenim kurumunun mezunlarıyla böyle fütursuzca konuşabiliyorum? Bu yetkiyi nereden aldığımı söyleyeyim: Zira ben dünyanın en zengin ikinci adamıyım! Zira Bill Gates de üniversiteden terk ve -şimdilik diyorum- dünyanın en zengin adamı. Zira Paul Allen de üniversiteden terk ve dünyanın en zengin üçüncü adamı. Sonra Michael Dell, o da üniversiteden terk. Listede 9 numara ve hızla tırmanıyor. Hımmm... Anlaşılan çok kızdınız... O halde biraz da egolarınızı okşayayım... Şu çatı altında dört ya da beş yıl eğitim gördünüz. Birçok şey öğrendiniz, çalışma alışkanlıkları filan edindiniz. Sonra ileriki yıllarda yardımınıza koşacak bir sürü insan tanıdınız. Bütün bunlar bir nevi terapi... Kafalar karışınca Aman o kurduğunuz arkadaşlıklara, çalışma alışkanlıklarına, akıl hocalarınıza sıkı sıkı sarılın ve terapinizi aksatmayın. Bunlara ihtiyacınız olacak zira üniversiteyi terk etmeyerek kendinizi sınırladınız. Sizler asla dünyanın en zengin insanları arasına katılamayacaksınız. Bilmem belki Microsoft yöneticisi Steve Ballmer gibi listeyi 10 ya da 11. sıradan yakalarsınız. Eh onun da kimin adına çalıştığı mâlum. Sadece şu kadarını hatırlatayım Steve de mastırını yaparken Üniversiteyi bıraktı, yani biraz geç uyandı. Şimdi birçoğunuz kendine 'Yapabileceğim bir şey var mı? Umudum kaldı mı?' diye soracak. Maalesef hayır. Beyin hücreleriniz tıka basa ıvır zıvır dolu ve siz onlara bakıp çok şey bildiğinizi sanıyorsunuz. Artık 19 yaşında da değilsiniz, ne yazık ki tren kaçtı. Asabileşiyorsunuz. Bunu hissediyorum. Sanırım size bir umut ışığı vermenin, bir çıkış noktası göstermenin tam zamanı. Hayır, 2000 mezunları size değil. Siz zaten kaybettiniz. Sizin gibilerin bir yıllarını 200 bin dolar gibi komik bir ücrete satın alıyor ve dilediğim gibi çalıştırıyorum. Üstelik o maaş çekini sizden birkaç yıl önce okulu terk etmiş birileri imzalıyor. Lâkin daha alt sınıfta okuyanların henüz şansı var. Size söylüyorum: Ayrılın!.. Hemen, ayrılın!... Sadece eşyalarınızı değil, fikirlerinizi de toplayın ve buradan kaçın!.. Gidin, her şeye yeniden başlayın! Mezunlara söyleyebileceğim tek şey, o başınızdaki püsküllü kepler ve o parlak cüppelerle aynen güvenlik görevlilerinin beni kürsüden aşağı çektiği gibi... (ses azalır) Çektiği gibi... Çektiği gi..." *** Ünlü milyarderin sözleri kulak okşasa da ayakları ne kadar yere basıyor? Biliyorsunuz Allahü teâlâ ilmi isteyene, malı istediğine veriyor. Nice uyanıklar meteliğe kurşun atıyor, nice uyuşuklar parayla oynuyor. Hem her şey para mı? Anadolu'nun kervan geçmez kuytularında soluk benizli fukaralara bakan hekimler, bozkırın ezik ve kavruk çocuklarına ders anlatan muallimler, bir köprü ya da su yolu için uykusuz geceler geçiren mühendisler, asker evladları ile hemhal ve hemdert olan zabitler "alınıp satılamayan hazlar" yaşamıyorlar mı? Belki katlara, yatlara yaklaşamıyor, kotlar botlar giyemiyorlar ama hayattan tad alıyorlar. Gün geliyor ev kiralarını bile ödemekte zorlanıyorlar ama huzurlular... Saadet buysa? Peki o günün rakamları ile 58 milyar dolarlık bir servet yapan ve (Bill Gates'in ardından) dünyanın ikinci zengini olan Larry Allison mutluluğu buldu mu? Paraya ulaşma yolunda hiçbir değeri dikkate almayan, CIA için muhalif fişleme programlarına sazanlama atlayan, 11 Eylül'den sonrası ulusal kimlik kartı projesi için veri tabanı yazılımlarını (güya) devlete bağışlayan, lâkin bakım ve güncellemeden deli para tokatlayan, Beyaz Sarayla arasından su sızmayan, derin vatandaş olduğu için sürekli kayrılan, ancak sektörün liderliğine bir türlü oturamayan, Bill Gates'in adını duyunca midesine kramplar saplanan, hiçbir ürün tasnifine girmemesine rağmen Rusya'dan Mig savaş uçağı alan ve gümrük kanunlarını delik deşik ederek malikanesinin bahçesine koyan, yaptığı evliliklerin ardından adını anmayan kadınlar bırakan, yatlarına ve sürat teknelerine Afrika ülkelerinin bütçesi kadar (sadece biri 250 milyon dolar) para harcayan Larry'nin huzurdan ve saadetten anladığı buysa... Başarıları onun olsun... Paraları da... Yarınki Üniversite imtihanında niyetlerini halis tutan, vatanı, milleti ve dünya Müslümanları için bir şeyler yapmaya çabalayan gençlerin Allah yardımcısı ola. Dualarımız onlarla...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.