Alkol batağı ve Yeşilay

A -
A +

Ekonomik kriz bütün ağırlığı ile milletimizin üstüne karabasan gibi çökmüştür. Aradığımız bütün çabuk çözüm yolları, ekonomik çöküşü önleyemiyor. Zira işe yanlış yerden yaklaşıyoruz. Havuzun dibi delikse, istediğiniz kadar bol su akıtın, bu havuzda su kalır mı? Elbette kalmaz. Ülke ekonomisi bundan farklı değil ki. Peki neden böyle? Toprağımız dünyanın sayılı verimli topraklarındandır. İklim ve akarsular bütün komşularımızın gıpta ettiği kadar zengindir. Yeraltı zenginliklerimiz, şu andakinin üç misli nüfusumuza yeter. Bunların üstüne en kıymetli varlığımız da Türklüğümüzdür. Buna rağmen, neden daha dünün süfli topluluklarına yardım diye el açıyoruz? Zaten düğümün çözümü de burada. Asıl sebep, yukarıda saydığım değerleri israf etme hastalığı. Bir insan parasını, imkanlarını etrafa savurarak israf ederse, buna deli derler. Delilik ise zihni melekelerin bir yolla dumura uğratılmasıdır. İşte Türk gençliğinin güzel faziletlerini dumura uğratan da alkol, kumar ve uyuşturucudur. Ve biz tehlikelerini göre göre buna engel olmaya gayret etmiyoruz. Bu zehirlerle mücadeleyi bir tek Yeşilay cemiyeti vermeye çabalıyor. Kanunla kurulmuş ve umum menfaatlerine hadim bu cemiyetin elinden kim tutacak? Elindeki kısıtlı bütçesi ile hangi mafya ile savaşabilir. Bir uyuşturucu sevk partisinin bedeli Yeşilay'ın yüz yıllık bütçesinden fazladır. Bugün bozulan ahlakın zararları kapımızı çalmıştır. Kapkaççılar her kesimden insanın hayatını tehdit etmeye başladı. Cinsel ahlaksızlıklar, polisiye tedbirlerle ne kadar önlenir? Bataklığı kökünden kurutacak Yeşilay'ı kaç insanımız tek kuruşla destekliyor? Hemen hemen yok gibi. Kendi çocuklarımız bu tuzaklara düştüğünde ise artık çok geç kalınmış olacaktır. Ülkedeki bu alkol ve uyuşturucu furyası tamamen dış desteklidir. Ülke bütünlüğüne göz dikenler, bu yollarla gençliğimizi mahvediyorlar. 1861'de Orta Asya Türk hanlıklarına giden; İngiliz casusu, Macar Yahudisi, dil bilimci Arminius Wambery, Afganistan'a kadar olan bölgede incelemeler yapmıştır. Bu kişi Rusları sevmiyor. Hatıralarında, Hiyve, Buhara ve Semerkand hanlıklarında gördüklerini dehşete kapılmış bir halde şöyle anlatıyor: "Hiyve'den Buhara'ya giderken yollarda birçok medrese, tekke ve hatta pazar yerlerinde insanların afyon çektiklerine şahid oldum. Afyon buralarda çok ucuzdur. Hatta bedava bulunabiliyordu. Yaptığım araştırmada, afyon kullanımını Ruslar teşvik ediyorlardı. Ruslar bu zehiri temin ediyorlardı. Bu zengin bölgelerde yaşayan Türkleri esir etmek için, bu yola başvurmuşlardı. Yakın bir zamanda Ruslar buraları istila edecektir. Türkler dünyanın en temiz ve dürüst insanlarıdır. Yalan, hırsızlık nedir bilmezler. Aralarında kavga etmezler. Ancak evlerine misafir götürebilmek için birbirleriyle çekişir ve hatta Hanlarını bile dinlemezler. Bu temiz topluluğu yakında büyük sosyal problemler bekliyor." İngiliz casusu Wambery'nin dedikleri tek tek çıktı. Afyona alıştırılan bu insanlar 140 senedir Rus zulmünden kendilerini kurtaramadılar. Bütün maddi zenginliklerini de kaybettiler. Ruslar, tepelerinde nükleer silahlar denediler. Bugün ülkemizde acilen ve bir olağanüstü hal ilan edercesine; alkol, kumar ve uyuşturucu ile mücadele başlatmazsak, işin sonu karanlık görünüyor. Yeşilay'ın faydalı çalışmalarına, bütün zenginlerimizin, koşarak, yalvararak maddi destek vermeleri vatan borcudur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.