Bu güzel bayram gününde, sizlere tatlı satırlar yazmak isterdim. Ne yazık ki neşemize zehir kattılar. Bayramı zehir ettiler. Milletimizin yüzü hep böyle gülmeye hasret mi bırakılacak. Şöyle ağzımızın tadıyla ne zaman birbirimizin bayramını kutlayacağız. Yazıklar olsun! Adını hemen "İslami terör" koymaya yeltendikleri son dört saldırının ve ondan önceki 11 Eylül ABD Dünya Ticaret Merkezine yapılan uçak sabotajlarının, İslamla ve müslümanlarla uzaktan yakından ilgisi olamaz. Zira yüce dinimiz kul hakkını her şeyin üstünde tutmuştur. Allahü teala her türlü günahı afv edebileceğini, ancak karşıma kul hakkı ile gelmeyin. Zira onu affetmem. Onu hak sahibi ile helalleşerek ödeyebilirsiniz, buyuruyor. Dikkat buyurulsun Müslüman hakkı denmiyor. Kul hakkı buyuruluyor. Müslüman saldırgan olamaz. Terörist ise asla. Savaş meydanında, kılıç altına düşmüşken tövbe edip pişman olana; kaldırılmış kılıç indirilmez, havada kalır. Türklerin Avrupa Fütuhatında, hiçbir gayri müslimin zulme uğramaması, hükümdarlara bilginlerin tavsiyeleri sayesindedir. Papalar Türkler üzerine 9 defa resmen Haçlı Seferleri düzenledikleri halde, Türkler Kudüs'teki Hıristiyanların kılına bile dokunmadılar. Bugün Kudüs'te Müslümanlardan başka diğer semavi dinlerin mensupları varsa bu, Türklerin toleransı, hoşgörüsü sayesindedir. Ancak aynı topraklarda bugün, toprağın sahiplerinin evlerine, İsrailliler roketlerle, bombalarla saldırıyorlar. Bu hususta en yeni beyan, Alarko Holding Yönetim Kurulu Başkanı İshak Alaton'a aittir. Hatırlanacağı üzere, İshak Alaton'un Ortağı Üzeyir Garih, ne ve nasıl olduğu halen çözüme kavuşturulamamış, terör misali bir esrarengiz cinayetle öldürülmüştü. İshak Alaton diyor ki: "İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un izlediği politika fevkalade yanlıştır. İsrail'in ayırımcı politikası terörizmin gelişmesinde önemli faktördür. Bir defa Filistinlileri iş yapmaktan alıkoyuyor. Ne zaman İsrail devleti, Filistinlilere İsrail'e girme yasağı koydu, iki toplumu birbirinden ayırdı; o zaman terör olayları arttı. Çünkü adamlar aç. Umudunu kaybeden insan terörizme gider. Ben ölürken; düşmanımdan da elli, yüzünü beraber götüreyim düşüncesi hakim olur. Burada bir defa olan olay, İsrail'de her gün oluyor." İshak Alaton'un yukarıdaki beyanları gerçeği ortaya koyuyor. Terörün dini imanı olmaz. Dini imanı olan terörist olmaz. Dinimizde bir farzı yaparken, bir günah işlenme ihtimali varsa, o günahtan kaçınmak için farz terk edilir. Yoksa cami yaptırmak için, kumarhane işletilmez. Veya yol kesicilik, eşkıyalık yapılmaz. Yani iyi niyetle haram işlenmez. Terör dolayısıyla yüzlere eve ağu saçan teröristlik din uğruna yapılamaz. Dini bir görev olamaz. Bütün okuyucularımın ve izleyicilerimin mübarek bayramlarını içtenlikle kutlar, bir dahaki bayramlara huzur içinde kavuşmamız için dua ederim.