Boğazlardaki yakın tehlikeler

A -
A +

Gün geçmiyor ki, İstanbul boğazlarında bir gemi kazası yaşanmasın. Ya ufak çaplı bir çarpışma veya çatışma. Ya bir dümen kilitlenmesi. Ya da akıntıya kapılıp sürüklenme. Kıyılarda ise 12 milyon insan yaşıyor. 1999'da İstanbul boğazlarından senede 65 milyon ton petrol ve yan ürünleri taşınırken; 2002'de bu rakam 101 milyon tona çıkmıştır. Neredeyse iki misli. Yine İstanbul boğazından, günde ortalama 150 gemi geçiş yapıyor ki, bunun en az 20 tanesi büyük petrol tankeridir. Üç sene önce tehlikeli yük taşıyan gemilerin toplam gemilere oranı, %10 iken bugün bu rakam %19'a yani iki katına çıkmıştır. 2005'te bu rakam %40'lara ulaşacaktır. 1936'da, Montrö Boğazlar Anlaşmasına göre yılda 4500 gemi geçişi olurken; 2001 senesinde bu rakam yılda 42700 adete ulaşmıştır. 10 misli, yani yüzde bin artmıştır. Boğazların genişliğinde bir artma olamayacağına göre; deniz geçiş trafiği on misli sıkışmıştır. Kaza ihtimali de o nisbette artmıştır. Nükleer atık gemileri dahil her gün, yüze yakın tehlikeli, yanıcı yakıcı madde yüklü gemi İstanbul sahillerine sürtünürcesine geçmektedir. Türkiye bu tehlikeyi milletler arası alana derhal taşımalıdır. Avrupa Birliği girişi için, olmadık şartları bize dayatıp, adeta Türk insanını şişe adama döndürenlerin sanayi çöplüğü; İstanbul boğazı ve Türk kara suları olamaz. Türkiye'de bu geçişler için gerekli dayatmaya davranmalıdır. Hemen. İlerdeki günlerden birinde, 800 000 ton akaryakıt taşıyan bir tanker, Boğazdaki bir çarpışmada yükünü denize akıtırsa; İstanbul, İzmit ve Yalova ve hatta Bursa kıyıları ne olur. 800 bin ton akaryakıt denize aktığında, bütün Marmara, İzmit ve Gemlik körfezleri dahil aynı gün ölü deniz olur çıkar. Denizlerdeki hayatı kökünden kurutur. Ve sahillerdeki sanayi kuruluşlarında peş peşe patlama ve yangınlar da cabası. Bu çok yakın tehlikelerin bertaraf edilebilmesi için, İstanbul boğazına alternatif bir su yolu açılması şarttır. Bu da Karasu'daki Sakarya ağzından, nehir boyu su yolu ıslah edilerek; Adapazarı'ndaki Çark dereleri vasıtasıyla, Sapanca gölüne bir bağlantı kurulmalıdır. Sapanca gölünden, zaten güzergahı hazır bir haldeki Kullar deresi yoluyla, İzmit Körfezine bağlantı sağlanmalıdır. Bu su yolu, üstelik iyi bir gelir kaynağı olacaktır. İstanbul boğazı, tabii su yolu sayılarak; geçişler ücretsiz oluyor. Benim teklif ettiğim güzergah ise, suni yani yapma su yolu olacağı için her geçişten iyi bir ücret alınacaktır. Mısır ekonomisini ayakta tutan, Süveyş kanalından geçen gemilerin ödedikleri ücretlerdir. Sakarya nehrinden, İzmit körfezine yapılacak bağlantının tamam maliyeti 500 000 dolar ancak tutar. Bu yolun senelik getirisi ise, 100 000 dolardan az değildir. Yani kuruluş masrafları, bir batık bankanın zararının dörtte biri kadardır. Sakarya nehrinin kenarına kurulacak sosyal ve turistik tesislerin mali getirisi ise geçiş ücretinden fazladır. Bu su yolu, altın yumurtlayan tavuk olacaktır. Yap-işlet-devret usulüyle bütçeden tek kuruş harcamadan yapılması mümkündür. Böyle hayırlı bir işe olur veren devlet adamının İsmi, Türk tarihine altın harflerle yazılacaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.