Son günlerde, İsrail devletinin sınırları içindeki, adı var kendi yok Filistin devletinin vatandaşları, kan ağlamaktalar. Masum insanların feryatlarına bir kulak asan da yok gibi. Dünya devletlerinin gözü önünde iki yaşındaki bebelerden yetmişlik dede ve ninelere kadar, binlerce insan ya sokak ortasında göz göre göre kurşunlanıyor. Ya da evleri başlarına yıkılarak cesetleri enkaza karıştırılıyor. Ne Birleşmiş Milletler'den, ne de diğer insan hakları savunucusu kuruluşlardan tık yok. Eğer bu olaylar Filistinlilere karşı değil de, Afrika ormanlarında, cinsinin tükenme tehlikesi bile olmayan vahşi hayvanlara karşı olsaydı, insanlık ayağa kalkardı. Basra körfezindeki, ham petrole bulanmış karabatak kuşu hâlâ gözlerimizin önünde. Köpekler aç susuz bırakıldığı için belediye basan, yerli hayvan hakları savunucularından da hiç haber yok. Sahi bu hayvan sevenler hiç insan sevmez mi? Yani yerli yabancı bütün insanlarda, Filistin konusunda esrarengiz bir suskunluk gözleniyor. Benim gibi ara sıra yazan yazarlar da olmasa, demek ki daha iyi olacakmış. İkinci intifada başlayalı, iki seneyi geçti. Her iki taraftan ölenlerin sayısı üç bine yaklaştı. Bu kin ve öfke dolu kavgayı ayıracak bir devlet ortaya çıkmayacak mı, çıkamayacak mı? Yeni dünya düzeni adı altında dünyayı paylaşmaya koşturan devletler, Filistin ve İsrail tarafına dur demelidir. İsrail'in terörü durdurmak bahanesi ile yaptığı operasyonlar, dünyadaki sessiz çoğunluğun sabrını zorlamaktadır. Karşı taraf ne kadar suçlu olursa olsun, olaylardaki tansiyonu düşürmek İsrail'e düşer. Eğer bu yapılmazsa, okyanuslarda meydana gelen hortumlara benzer şekilde, olaylar bir anda kontrolden çıkar. İsrail hükümetinin şimdilerdeki dümdüz etme politikası, psikolojik gerginliği tırmandırmaktadır. ABD, Irak'a muhtemel harekatından önce ve hatta hemen, İsrail'in bu harekatı durdurmasını sağlamalıdır. Eğer İsrail'in başka bir maksadı yoksa ve mesele Filistinlilere güç üstünlüğü göstergesi ise, bunu bütün dünya görmüştür, anlamıştır.. Filistinliler bu gün mazlum, yani zulme uğrayan durumundadır. Buna sebep olan velev ki Filistinli intihar komandoları bile olsa. Bir insanın intihar komandosu olması ne demektir, bir düşünelim. İnsan dünyada en kıymetli varlığı olan canını ortaya koyuyorsa, şöyle bir durup düşünmek lazım. 1895'te Filistin topraklarına Yahudi göçmenleri yerleşmeye başlayınca, onlara bir tek Filistinli el kaldırmamıştı. Hatta evlerinde misafir etmiş, saklamış, yani onlara kol kanat germişti. Hatta Osmanlı devletinin, Siyonist yerleşimcilerine karşı uyguladığı engelleme tedbirlerine karşı, Yahudilerle Filistinliler el ele, kol kola Bağdat, Şam ve Kahire meydanlarında Türklere hayır mitingleri tertiplemişlerdi. Hadi Filistinlilerin bugün başlarına gelenler, Osmanlıya yani kendi devletine gafletle karşı tavrındandır deriz. Ama İsrail tarihten gelen bu Filistinlilerle işbirliğini ne çabuk unuttu? Diyeceğim o ki, etkili ve yetkililerden birileri çıkıp bu kan dökücülüğü, hemen bugün durdurmalıdır. Eğer bu yapılmazsa, olaylar her an kontrolden çıkabilir, bölgeyi ve hatta bütün dünyayı etkileyecek sıcak çatışmalara dönüşebilir.