Son birkaç senedir, birçok hayvan ismini kod olarak alan, sayısız yolsuzluk operasyonları yapıldı. Bu operasyonlara sebep olan yolsuzlukların toplamı, Türkiye'nin on yıllık bütçesine yakın tutuyor. Yüzlerce insan gözaltı ve tutuklamalarla, duvarların ardına kondular. Nelerle suçlandıklarına bakılmaksızın, kelepçeli mi kelepçesiz mi sevk edilecekleri tartışılmaya başlandı. Arka çıkanlar acıyanlar çoğaldı. Herhalde konu saptırılmaya çalışılıyordu. Şu ana kadar, kaç kişinin mahkum olduğu, yani hüküm giydiğini ben duymadım. Demek ki temiz iş altı ayda, tertemiz iş altı senede bitecek! Beni bu yazıyı yazmaya sevk eden ise, geçen haftaki bir günlüğüne de olsa basına yansıyan, Patrikhaneye bağışta bulunup da, parası aralarda kaynayan bir vatandaşın adli makamlara başvurması haberi olmuştur. Haber bir iki gazetede yer aldı ve ertesi gün gündemden düşürüldü. Bir okul aile birliğinde ve üç beş milyonluk yolsuzluk haberi olsa idi, okul müdüründen hademesine kadar televizyonlara çıkartılır, görüşmeyi reddeden ilgililerin, yüzünü ceketi ile kapatırken resim ve görüntüleri ortaya dökülerek, yargısız infaz icra edilirdi. Patrikhane pas geçildi. Vasilaki Floridi isimli bir Türk vatandaşı, Fener Rum Patriği Bartholomeos'a, beş sene önce, açılmasını Patrikhane için namus meselesi saydıkları, Heybeliada Ruhban Okulunun teoloji bölümünün öğretime başlaması için, 3 milyon 300 bin dolar verir. Müşteki mahkemeye verdiği dilekçesinde, Patrik ve 20 metropolitin bu paranın, Ruhban Okulunun açılmasının önündeki engellerin kaldırılması için kullanılacağını söz verdiklerini, ama bloke edilen paranın kendi haberi olmadan bankadan çekilip kullanıldığını bildiriyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Patrik ve metropolitler, başka bir Türk vatandaşından gayri resmi para alıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti ilgili makamlarınca, milli bütünlüğe zararlı olduğu gerekçesi ile kapatılan Ruhban Okulunun açılmasının önündeki engelleri kaldırmak için 5 trilyon yardım kabul ediyorlar. Para bir Türk bankasında bloke ediliyor. Ve bu para buharlaşıyor. Soruyoruz: 1-Türkiye Cumhuriyeti kurumu olan Fener Patrikhanesi, hangi kanuni yetkisine dayanarak yardım toplayabiliyor? Hangi belgelerle? Bu belgeler devletin denetiminde mi? 2-Ruhban Okulunu kapatan da, açacak olan da Türk devletidir. Engelleri kaldırmak için hangi görevlilere rüşvet verilecekti? 3-ABD'nin önceki başkanı Clinton dahil bazı Avrupalı devlet adamları, Ruhban Okulunun açılmasının lehinde birçok sözler sarfettiler. Bu paralar vaktinden önce kullanıldığına göre dışarda kimlere rüşvet verildi? 4-Böyle bir rüşvet için kullanılmadı ise bu parayı Patrikhanede kimler acele hortumladı? 5- Fener Rum Patriği ve Metropolit Meclisi, Vasilaki Floridi'den başka; resmi ve gayri resmi olarak kimlerden ne kadar yardım adı altında para almıştır? O paralar ne oldu? 6-Fener Patrikhanesi kendi adına veya başkalarının üstüne Patrikhane için Fener semtinde kaç dönüm, kaç metrekare arsa aldırdılar. Bunların paraları nerelerden bulundu. Tevsik edilmemiş harcamalar kaç katrilyondur? Özel muhasebesini kimler tutuyor? 7-Ruhban okulu açılırsa, Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmasına Patrik, hangi sebeple karşı çıktı? Bunu kamuoyu bilmek istiyor. 8-Bu Patrikhane sık sık, ekümenik statüyü dile getiriyor. Türkiye'de bu Patrikhaneye mensup kaç Rum kaldı. Kumkapı'daki Türk Ermeni Patrikliğine mensup, Ortodoks Ermeni kaç kişi vardır? Ermenilerin sayısı Rumların birkaç katıdır. Bütün Patriklik yetkisi neden Türk Ermeni Patrikliğine verilmez. İkisi de Ortodoks değil mi? 9-Fener Patrikhanesi, miktarı katrilyonlara varan bu yardım paraları ile silah alımı gibi şeylere de fon ayırdılar mı? Benden hatırlatması. Devletimiz uygun gördüğü soruları Patriğe sormalıdır. Yunanistan mı ne der? Yolsuzluklarını tesbit ettiğimizde biz Yunanistan'a ve diğer Patrikhane yandaşlarına neler söyleriz onu Allah bilir. Fener Rum Patriğinin 1826'da, Mora-Patras isyanını para ve silahla nasıl desteklediğini, sevenlerine bir hatırlatıvermekte pek çok faydalar vardır...