Oldu olacak derken, Irak'a saldırı başladı bile. ABD elçisi, Türk devlet adamlarını sık sık ziyaret ederek "elinizi çabuk tutunuz" diye "emirvari" isteklerini tekrarlamaktadır. Türkiye işin başından beri, ciddi olarak bu harekata karşıdır. Amerika ise Türkiye'yi bu işe karıştırmak ve hatta bulaştırmak için; sevimli, sevimsiz her yola başvurmaktadır. Maksatları Saddam ve Irak halkının altında ezildiği Baas idaresinin yıkılması değildir. Eğer öyle olsaydı, on senedir beklemek niye? Birleşmiş Milletler ve Güvenlik Konseyi kararları için koşturmaca niye? NATO üyesi olmamızı, bize dayatmaya kalkışmaları neden? 1853 senesi Şubat ayında, Pettersburg'da, yeni yıl balosu veren Rus Çarı 1'inci Nicolas, İngiltere'nin Rusya nezdindeki elçisi Hamilton'a, Osmanlı devletinin paylaşılmasını teklif eder. Şöyle ki; "Osmanlı devleti bir hasta adamdır. Bu hastanın yakında ölümü beklenmektedir. Bu mevtanın mirasını İngiltere ile aramızda paylaşalım" İngiliz elçisinin buna cevabı olumsuz ve kesindir. Ve İngiltere aradığı fırsatı bulmuştur. Bir taşla birkaç kuş birden vuracaktır. Onlara göre Osmanlı devleti yıkılmalıdır ama böyle değil. Zira Rusya Deli Petro'dan beri bir atılım içindedir. Karadeniz'in Kuzey sahillerinde güçlü ve kapasiteli tersaneler kurmuştur, halen de kurmaktadır. Rus deniz kuvvetlerinin büyümesi, onların Akdeniz'e kolayca inmesini sağlayacaktır. Bu durum, sömürgeci İngiltere'nin Hindistan'la bağlantı yolunu tehdit edecektir. İngiltere Rusya ile direkt harbe girmeyi bir kılıfa koyamayacaktı. Bu sebeple İngiltere, Rus çarının bu teklifini hemen Osmanlı devlet adamlarına ihbar etti. Kudüs'teki Ortodoksların Beytüllahim'le ilgili bir anlaşmazlığı, Mustafa Reşid Paşa'ya baskı yaparak; Rusya'nın kızacağı biçime getirildi. Ve Osmanlı devletine de, Rusya ile yapılacak harpte yanında yer alacağı garantisi verdi. Böylece Rus-Osmanlı ilişkileri çok gerildi ve Tuna boylarında çarpışmalar başladı. İngiliz, Fransız ve İtalyan gemileri ve askerleri İstanbul'a gelerek, müşterek bir harekat ile Kırım ve hassaten Sivastopol'a binlerce ton mermi yağdırıldı. Rus deniz kuvvetleri ve gemi inşa tezgahları yerle bir edildi. Sıfırlandı. Osmanlı devleti bu lüzumsuz harbin doğurduğu masrafları karşılamak için, 5 milyon altın dış borca girdi. Devlet kuruluşundan beri ilk defa dış borca giriyordu. Ve 150 senedir de bu borçtan bir türlü kurtulamadık. Şimdiii! Irak üzerinde yapılacak bir operasyon yani harekata katılırsak, korkarım ki Kırım Harbi'ne dönmesin. Zira Kırım Harbi sonunda İngiltere, Fransa ve Avusturya, kendi saflarında olduğumuz halde, Osmanlı devletinden harp tazminatı istediler ve aldılar da. İster misiniz, Irak operasyonunda, ABD Türkiye'nin zararlarını ödeyecek derken, harbin sonunda Türkiye'den harp tazminatı istesinler! "İstesinler" diye çoğul söylüyorum zira esas akıl vereni İngilizlerdir...