İstanbul hakkında yazılan kitaplarda "imparatorlukların başkenti" ifadesine hep rastlarız. Osmanlı devleti zamanında İstanbul, dünyanın en huzurlu yaşanan şehri idi. Başkent olmanın elbetteki ayrıcalığı vardı. Devletin idare merkezi, Topkapı Sarayı idi. 700.000 metrekarelik alanda konuşlanmış sarayın, 80.000 metrekaresinde yönetim binaları ve padişahın evi vardı. Bu bölümde bile %17 civarı binalar %83 ise yine yeşil alandı. Bilhassa birinci avludan denize yani Balıkhane kapısına doğru inen yokuşun sol yamacı, olduğu gibi gül bahçesi idi. Bu güllerin ekserisi, bugün Isparta gülü dediğimiz gül yağı elde edilen cinslerdendi. Gül yapraklarından yağ elde etmek için, her türlü damıtma sistemi yani imbikler ve ambalaj tesisleri vardı. Her sene kilolarca gül yağı elde edilirdi. Yamacın denize doğru düzleştiği alana Gülhane Meydanı denirdi. Yamaçta da adı Gülhane olan bir köşk vardı. Köşkün tarafında padişahın huzurunda, cirit, güreş ve benzeri spor müsabakaları yapılırdı. Dini bayramlarda bayramın ikinci gününe, "Gülhane Günü" adı verilmişti. Halk da bayramın ikinci gününü Gülhane Günü olarak bilir ve kutlardı. Sarayda da böyle idi. 1839'daki "Gülhane Hattı Hümayunu"nun okunması işte bu meydanda Gülhane Köşkü önünden yapıldı. Şimdiki Gülhane Parkı ise sarayın has bahçesine dahil ağaçlık bir alan idi. Meydanın surlara doğru bölümünde, sarayın 120 yataklı hastanesi vardı. Kırım Harbi zamanında 1855'te meydanın alt taraflarına, o günün ahşap barakalarından iki hastane daha kuruldu. Bunlara da Gülhane dendi. 1897'deki Osmanlı-Yunan Harbi, Balkan ve Birinci Dünya Harbi ile İstanbul'un İşgal günlerinde bu Gülhane Hastanesi çok önemli görevler başardı. İşte bugünkü GATA'nın başlangıç noktası bu gül bahçeleri idi. Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğü, "2010 Dünya Kültür Başkenti" projesine müzeyi yetiştirmek üzere sıkı bir çalışmanın içindedir. Bahçeler ve yollar eskiye nazaran tanınmayacak kadar iyi duruma getirilmiştir. Müzenin kıymetli yöneticilerinin, tarihî gülhane bahçelerine de el atarak, Isparta gülleri diktirmesini ve bu bölümü de halkın ziyaretine açmasını başaracağından hiç şüphem yoktur. Bekliyorum...