Orta Doğu, dünyanın nüfus ve ekonomik zenginlikler yönünden, en çeşitli ve de kritik bölgesidir. Tarih boyunca çatışmasız geçen zamanı pek azdır. O huzur dönemi de, Türklerin idaresinde yaşanan tek örnektir. Yavuz Sultan Selim Hanın 1517'deki Mısır Seferi esnasında, hiçbir çatışma olmadan, bölgedeki çeşitli din ve ırklara mensup kimselerin, Osmanlı adaletine güvenerek peki demesi ile Lübnan ve Orta Doğu huzura kavuşmuştur. Bilhassa Lübnan önemli bir örnektir. Müslüman Araplar, Katolik, Ortodoks ve Gregoriyen Ermeniler, az miktarda Yahudiler, Rum Melkit ve Rum Katolikler, Dereziler, Mütevaliler, Nusayri ve İsmaililer olmak üzere 15'ten fazla inanç mensuplarını kavgasız, gürültüsüz bir arada yaşatabilmek Osmanlıya nasip olmuştur. Osmanlının zayıf düştüğü dönemlerde, 1850'lerden sonra, Fransa ve İngiltere buradaki din çeşitliliğini kendi çıkarlarına kullanmak için fırsat buldular. Derezi ve Maronileri silahlandırdılar. Yıllar yılı aynı toprağın insanını birbirine kırdırdılar. Böylece taraftarlarına silah verip, kendilerine Lübnan'da nüfuz bölgeleri açtılar. Doğu-batı arasındaki bu önemli ticaret köprüsünün gelirini, kendi ülkelerine akıttılar. Türkler, Yavuz Sultan Selim Han döneminde ve sonrasındaki Osmanlı idaresinde, bırakın bu insanları sömürmeyi, toprak idaresinde onlara en geniş ve özel hakları tanıdılar. Şöyle ki: Osmanlı'da toprak idaresi tımar sistemi ile işlenir ve yönetilirdi. Lübnan'da ise, veraset usulü vardı. Selim Han onların toprağında veraset usulünü bozmadı. Böylece koca Osmanlı devletinde toprağı tımara tabi olmayan tek ülke Lübnan idi. Son günlerde Lübnan'da siyasi krizlerde hızlı bir tırmanış başladı. Lübnan eski başbakanı Refik Hariri, pervasız bir suikast ile öldürüldü. Lübnan'da birileri düğmeye basmıştı. Ardından Suriye yanlısı olduğu yayılan yeni başbakan istifaya zorlandı. Ve istifa etti. Suikastın perde gerisinde Suriye'nin olduğu, açıktan söylenmeye başlandı. Suriye Lübnan'daki birliklerinin bir kısmını çekeceğini açıkladı. Ama İsrail ve ABD, bundan tatmin olmayıp hemen ve tamamen çekilmeyi şart koşuyorlar. Lübnan Osmanlı idaresinden sonra, İngiltere ve Fransa'nın ülkelerine bulaştırdığı, kumar, uyuşturucu ve beyaz kadın ticareti gibi yüz karaları ile şu anda topraklarını kaybetmek üzeredir. Yakın bir zamanda daha büyük karışıklıklar çıkabilir. 15 ayrı din ve ırktan olan insanlar arasında, çok kanlı ve acımasız soykırım uygulamaları başlayabilir. Lübnan Orta Doğu siyasi dengesinin, önemli ve hassas bir ayağıdır. Orta Doğu da, dünyanın siyasi denge merkezidir. Siyasi santraldir. Bu santrale elini veya burnunu sokanları, fena halde çarptığını yakın zamanda, yaşayanlarımız görecektir.