Mesela dedik...

A -
A +

Bugün Meclis tatilde. Bir sene müddetle yorulan milletvekilleri sahillerde yorgunluk atıyorlar. Eylül ayında olağanüstü toplanarak; Anayasa değişikliklerini görüşüp bir karara bağlayacaklarını gazetelerde okuyoruz. Hayırlı olmasını temenni ederim. Ben de belki örnek olur niyetiyle, önceki Meclislerden birkaç örnek sunmak istedim. 1908 senesinde İkinci Meşrutiyet ilan edilmiş, anayasa gereği alelacele seçimler yapılmış ve yeni Meclis toplantılarına başlamıştı. İttihad Terakkici eski posta memuru Talat'ın siyaset hocası olan, İpek mebusu "Sarıklı İbrahim Efendi" diye birisi vardı. Bu kişi parti disiplinine hiç uymaz, doğru bildiği şeyi kürsüden haykırıverirdi. Bu yüzden sık sık ihtar alıp Meclis toplantılarından çıkarılırdı... Bir keresinde Maliye Nazırı Cevat beye hitaben "Seni Büyük Ada'ya götürüp getiren istimbotun kömürünün parasını kim veriyor?" diye sorduğunda, Meclis Başkanı Ahmet Rıza bey, "Bu sorulan sual SADED dışıdır" demiştir. İbrahim efendi yerinden fırlayarak "Sadedden medet uman bu adamlar, memleketle beraber İFFETİ de batıracaklar" diye bağırınca, onbeş gün toplantılara katılmama cezası almıştır. Meclis gündeminin birçok kanun görüşmeleri ile dolu olduğu günlerden biriydi. Yaklaşmakta olan Ramazan Bayramının arkasından, Ermenilerin bir yortusunun gelmekte olduğu, dolayısıyla Meclisin hem ramazan, hem de yortu tatilini peş peşe yapması görüşülüyordu. İbrahim efendi yine kürsüye fırlayıp şunları söyledi: "Ramazanda mesainin erken bitirilmesi kararını alırken söylemiştim. Şimdi yine söyleyeceğim. Siz de beni toplantılara katılmama ile cezalandıracaksınız. Olsun. Efendiler, halka hizmet hakka hizmet sayılır. Yahu Allahtan korkun. Kaç altın tahsisat alıyoruz, buna karşılık kaç saat çalışıyoruz. Gün diyemiyorum. Bayram tatil, seyran tatil. Cuma tatil, pazar tatil. Osmanlı millet-i muazzamasının mensuplarının örf ve âdetlerine göre tatil yapacaksak, üçyüzaltmışbeş günü kapatacak sebepler bulabiliriz. Efendiler, benim cebimde iki kesem var. Birinde aldığım mebusluk tahsisatım var. Ona el süremiyorum. Çoluk çocuğa yediremiyorum. Bakıyorum, bir saatimizin ücreti bir altını geçiyor. Bu paralar köylümüzden dişleri sökülerek toplanıyor. Milletin üstünde yok başında yok. Öbür kesemde kendi alın terim var. Çoluk çocuğuma onunla aldıklarımı yediriyorum..." Mecliste ön sıralarda oturanlar patırtıya başladılar ve İbrahim efendi yine onbeş günlük oturuma katılmama cezasına çarptırılmıştı... Aradan zaman geçer. Osmanlı devleti Birinci Dünya Harbi badiresine yakalanır. Yurdun her tarafı müstevlilerce işgal edilmiştir. Gazi Mustafa Kemal Paşa, Erzurum ve Sivas Kongrelerinden sonra Ankara'ya gelir. 23 nisan 1920'de ilk Büyük Millet Meclisi açılır. Tek görevi yurdun düşmandan temizlenmesidir. Şûra-yı Devlet kurulamamıştır. Bu görevi Meclisin bünyesinden altı ayda bir seçilen tetkik encümeni yürütmekte, işler sürüncemede kalmaktadır. Süresi dolan heyetin yerine yeni bir heyet seçilecektir. Günlerden 4 Temmuz 1921. Bu husustaki tezkere kürsüden okununca, Malatya mebusu Feyzi efendi özetle şunları söyler: "Bendeniz heyet-i tetkikiyeye gittim. Orada yirmiüç senelik evrak var. Bu evrakın neticeye ulaşacağı da yok. Onbeş üyeli komisyona, hiçbir zaman altı üyeden fazlası katılmıyor. Gelmeyenler hava vü hevestedir. Bu evrakta evladı vatanın hakkı vardır. Çalışmayan görevini aksatan memura ceza veriyoruz da, biz bu ihmalimizden kendimize ceza vermiyoruz. Siz bu hususta bir ceza düşünüyor musunuz?" Çankırı mebusu Tevfik efendi ise aynı konuda "Yirmi küsur senelik evrak var. Bunlardan birisi sizin davanız olsa idi ne yapardınız. İşi sürüncemede bırakanlar için ne düşünürdünüz. Meclis olarak biz böyle yaparsak memurlardan nasıl görev isteriz. Bu evraklar bitinceye kadar ya hepimiz gece gündüz çalışalım. Ya da zarar uğrayan vatandaşların zararlarını maaşımızdan biz ödeyelim." demiştir. 1908 ve 1921 senelerinde millet meclisinde geçen konuşmaları, bugün genç vekillerimize faydası olur ümidiyle sütunlarıma aldım. Eğer bugünden ne farkı var gibi bir şeyler aklınıza geliyorsa ona da söyleyecek sözüm yok. Ben acizane mesela dedim...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.