Ortodoks kıskacının insafsız kollarına itilmek istenen Türkiye, gecikmeden, bu ihanet faaliyetlerine dur demelidir. Ben bazı illüzyonlar görüyor değilim. Her şey ortada ve açık açık haykırıyor. Buyurun size bir ufuk turu. Bu turdan sonra kararı siz kıymetli okuyucularım versinler: 1990 senesinden beri dinlerarası diyalog çalışmaları, Türkiye merkezli hale geldi. Müslümanların yüzünü bile görmek istemeyen Papa, milenyumunu bahane ederek Diyanet İşleri Başkanımız dahil, birçok Türk ve Müslüman devlet adamını kabul etmeye başladı 12-13 Aralık 2001'de Brüksel'de Yunan ve Türk işadamlarının finansörlüğünde, dinlerarası diyalog sempozyumu icra edildi. Ramazanda, 14 Aralık 2001'günü Yahudiler dahil gayri müslimlerin oruç tutmasını Papa tavsiye etmiş. Ama öylesine. 19 Ocak'ta Turizm Bakanı, Türkiye'de kiliseler açılmasından korkmamak gerektiğini söyledi. 17 Ocak'ta Dolmabahçe Sarayı'nda, çıplak mankenlerin giysi gösterileri düzenlendi. Bu hususta bir sakınca görmediklerini, sorumlu devlet adamlarımız beyan ettiler. 20 Ocak'ta Türk Ermeni Patriği Mesrop II, Başbakan Yardımcısı ve diğer bakanlarca kabul edildi. Patrik, Ermeni vakıflarına devletin katkılarını talep etti. Yine aynı günlerde, Fener Rum Patriği Bartholomeos, patrikhanede onursal bir ayin ve toplantı düzenledi. Türkiye'den ve Yunanistan'dan birçok televizyon kanalı bu ayinin görüntülerini aldı ve yayınladı. Yunan işadamı ve siyasetçisi Kosta Karras ve bazı Türk zenginleri, Fener Patrikhanesi'ni tepeden tırnağa yenilettiler. Görenlerin şaşıp kaldığı bu lüks ve şaşaanın masraflarını bu zenginler karşıladı. Türk halkının pazarlardan çürük meyve-sebze topladığı şu kriz döneminde, patrikhaneye bu ilgi ve cömertlik beni çok şaşırttı. Bu Kosta Karras, KKTC Cumhurbaşkanı sayın Denktaş'a, muhtelif tarihlerde üç defa suikast düzenletmiştir. Hem de Yunan komando subayları eliyle. Yine bu kişi, 1982'de Helmapa, yani Helen Temiz Deniz, 1993'te Cymepa, yani Kıbrıs Temiz Deniz derneklerini kurmuştur. 1993'te de Turmepa'nın kuruluşu için Türk işadamları ile işbirliği yapmıştır. Turmepa yani Türk Temiz Deniz Derneği. Bu dernekler Ege, Marmara ve boğazları katederek, Trabzon'a kadar Karadeniz'i dolaştıkları gezilerinde, dini motifli yerlere pek itibar ettiler. Ve geziyi, Fener Rum Patriği idare etti. Denizleri temizlemek hayırlı bir iştir. Ancak bunların temizlik maksadının, bu denizlerdeki Türk hükümranlığını temizlemek olduğu aşikârdır. Bunların Karadeniz sahilindeki yerleşim yerlerimizden toplayıp, Yunanistan'a okutmaya gönderdikleri fakir çocuklara, Helenizm aşıladıkları anlaşılmıştır. Summela manastırı onun için ön plana taşınmıştır. Pontusçular biri Karadeniz, biri de Marmara bölgesinde iki Pontus devleti kurma planlarını uygulamaya çalışıyorlar. Bu maksatla şu anda dünya yüzünde 176 tane Pontusçu dernek kurmuşlardır. Bu derneklere oluk gibi para akmaktadır. Marmara bölgesindeki muhayyel Pontus devleti, sonradan Bizans'a dönüştürülecektir. Yukarıda kırık dökük sıraladığım bilgilere bakarak; okuyucum kararını verecektir. Eğer Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul'u aldığında, İslam dininin engin hoşgörüsüne göre hareket etmeyip, Haçlı zihniyeti ile davransaydı; bugün yeryüzünde bir tek Ortodoks kalmazdı. Fener Patriği tehlikeli bir oyun oynamaktadır. Türk devletinin bütünlüğünü zedeleyecek Ekümeniklik sevdasındadır. Kendilerine tavsiyem; Patrikhaneye giriş çıkışlarında, arada bir orta kapıya doğru dönüp baksın. Zira o kapı, Türke ihanetin acı hatıralarını taşır.