Patrikhane'ye dikkat!

A -
A +

Senelerdir Patrikhane'nin faaliyetleri, ülke bütünlüğü ile ilgili işleri hakkında yazdım durdum. Bunları ben yazdım, yine kendim eseflendim. Patrikhane ise, yaptıklarında bir adım geri atmadığı gibi, çalışmalarına daha da hız vermiştir. Ağustos ayı başında, AB uyum yasaları adı ile bir değişiklikler paketi, TBMM'den hızla geçti. Hem de Lozan anlaşmasının yıldönümü günlerinde ve fakat Lozan'ı zedeleyerek ve delerek. Yazdıklarımı iddialı bulan kıymetli okuyucularım, gelişecek durumlarda, bugünlerde az yazdığım için ilerde sitem de edeceklerdir. Bu yasalardan birisi de "Azınlık cemaat vakıfları"nın taşınmaz mal edinme haklarına kavuşması hakkında olanıdır. Lozan anlaşmasına göre, azınlıklar sadece İstanbul'da bulunabilirler. Yunanistan'da da Batı Trakya'da. Bunların statüleri, cemaat kurma gibi laikliği şiddetle zedeleyici bir yetkiye sahip olmalarına engeldir. Böylece cemaatler teşkili, bunların vakıf kurmalarına ve yine vakıfların taşınmaz mal edinmelerine izin vermek Lozan'ı delmektir. Ulu önder Atatürk'ün kemiklerini sızlatır. Bir TV kanalına çıkan Doç. Dr. Adem Sözüer, çok rahat bir şekilde, "Bu iş Lozan'ı delmek değildir" diyor. Peki sayın doçent bey, bir kanunu veya anlaşmayı delmek başka nasıl olur? Ermeni Agos gazetesinin yazarı Hırant Dink ise yine TV'lerde, bu tasarının Meclis'te tartışılması esnasında aleyhinde konuşan bir milletvekilini rahatça tehdit ediyor. Bir milletvekilimiz, tasarı Meclis'te görüşülürken; "Azınlık vakıflarının Müslüman Türk düşmanı olduğunu" söylemişti. Bunun üzerine yazar Hırant Dink, milletvekiline hitaben TV'de "Böyle bir lafı uluorta söyleyemezsiniz. Eğer söylerseniz, bunun hesabını sizden sorarlar" diye haykırıyor. Meclis'te konuşan Türk milletvekiline karşı tehdit savurma cesaretini, bu Ermeni yazar nereden alıyor? Milletvekilimize hesabı kim soracaktır? Kimlere sorduracaklardır? Daha başka kimlere hesap soracaklardır? Bu sözler dış bağlantılı ise vay halimize! Beri taraftan, bu vakıfların gayri menkul almaları neye yarayacak, kime ne zararı var diyebilirsiniz. Bakın şimdi bu izin nerelere kadar uzar? 1983'ten beri İstanbul Fatih'te, İsmail Ağa Mahallesi'nden, Patrikhane'nin denize ulaştığı bölgeye kadar; bine yakın ev veya arsa, Patrikhane'nin teşviki ile tapulu ve emaneten birilerince satın alınmıştır. Zira Patrikhane'nin tüzel kişiliği Lozan'la belirlendiği için ve Lozan'a göre bir gayri menkul alamazdı. Şimdiki yeni düzenleme ile bu muvazaalı gayri menkul alımları, hemen Fener Rum Patrikhanesi cemaat vakfınca; bağış veya gülünç rakamlarla satış yoluyla kendi üstüne geçirilecektir. Zaten bu evlerin çoğu ahşap ve salaş yerlerdir. Tarihi özellikleri olmadığı raporunu bir yolla kolayca alacaklardır. Sonra mı? Orta yerde Patrikhane, alın size 500 000 metre karelik bir bahçe. Sonra da Ortodoks Vatikanı'nı kurma işi, AB uğruna kolayca gerçekleşecektir. Roma'daki Vatikan arazisi 400 000 metrekaredir. Artık Papa ile Fener Rum Patriği, topraklarının büyüklüğünü rahat rahat yarıştırabilirler. Zaten Fener Rum Patriği, ekümenük patriğim diye senelerdir bangır bangır bağırıyor. Biz de; "sus ve otur yerine" diyemedik. Halbuki adam Lozan'a göre sade bir Türk vatandaşıdır. Yoksa Lozan'ın bu maddesi de kadükleşti de, bizim mi haberimiz yok. Fener Cemaat Vakfı ilk iş olarak; Heybeliada Ruhban Okulu'nu bir oldu bitti ile açacak gibi. Türkiye Cumhuriyeti idaresi, Türk bütünlüğüne zarar verecek davranışları bir fiske ile önleyecek güçtedir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.