Topkapı Sarayı ve Türk Turizminin geldiği nokta

A -
A +

Ülkemiz ekonomisinin sıkıntılı bir dönemden geçtiği şu günlerde, eline kalemi alan, kurtuluş reçetesine, ilk ilaç turizmdir diye yazmaktadır. Ben turizmci değilim. Konunun inceliklerini bilmem. Geçenlerde gafilce düzenlenen, İstanbul'daki otel baskınında Turizm bakanımızın gösterdiği gayret ve hassasiyeti takdirle karşılıyorum. Zira madem ki turizm, milletimizin yüzünü güldürecek öyleyse desteklemeliyiz. Turizm deyince sadece konaklama ve eğlence yerleri düşünülürse büyük hata olur. Zira beklenen turistin ülkesinde, otelin, eğlence yeri, kumarhane ve meyhanenin daniskası var. Biliyorum ki turistler ülkemize, adaleti ve insan hakları aşkı ile dünya siyasetine altı yüz yıl hükmeden bir devletin medeniyetini, eserlerini ve torunlarını görmeye geliyorlar. Onlar sokak işgalleri ile etrafı rahatsız eden, Kumkapı bölgesindeki işret yerleri için gelmiyorlar. Turist İstanbul'a, mutlaka Topkapı Sarayı'nı görmeye geliyor. Belki bir kısmı Boğaz turu yapmıyor. Haliç'i gezmiyor. Ama hepsi illa Topkapı'yı görüyor. Böyle bir numaralı ziyaret yerimiz hakkında zaman zaman yazılar yazdım. Çalışmalarım oldu. Kültür Bakanımız sayın İstemihan Talay'a elden, Saray hakkında hazırladığım dosyayı sunmama rağmen, henüz olumlu bir gelişme görülmüyor. Bu konularda hassasiyetine inandığım sayın bakan her halde, bu ekonomik kargaşada yapacağı çalışmalara ödenek bulmakta zorlanmakta. Olabilir. Ama hani bir atasözümüz vardır: "Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez." Günlük on bin civarında turistin ücretle girdiği bu yerin günlük geliri 70 milyardan fazladır. Böyle bir yer için artık ödenek düşünülemez. Gerekli yasal değişikliklerin yapılma zamanı gelmiştir. Topkapı Sarayı'na girenden 7 milyon lira, oto parka giren otobüslerden 5 milyon ücret alınıyor. Günlük gelir yüz milyarın üstünde. Sarayın personeline gelince en üstten en kıdemsizine kadar, yoğun kalabalıktan şaşırıp kalmışlar. Ziyarete açık bölümlere, ziyaretçiler kuyruklara dizilerek sokuluyor. Bu kalabalık, eğer emniyet personeli artırılmazsa, kötü niyetliler tarafından istismar edilecektir. İstenmeyen olaylar yaşanabilir... Konulan elektronik koruma tesisleri güzel olmuş. Ancak bilgilendirme levhaları konusundaki tekliflerimin neresi zararlı idi de uygulamaya konulmadı. Saraya gelenler taş duvarlardan ne soracaklar. Ne anlayacaklar. Topkapı Bab-ı Hümayun'dan otobüslerin sokulmayacağı sözler pek çabuk unutuldu. Şu anda öyle içler acısı ki; Sultanahmet Meydanı'na turist getiren otobüsler bile birinci avludaki oto parka yönlendiriliyor. Sahi buranın gelirleri ile kimler ilgileniyor. Pek mi önlenemez isimler. İstanbul valimize üç sene önce, bu otobüs girişinin önlenmesini arz ettiğimde, "projesi hazırlanıyor, yakında aşağıdaki Otluk kapısından sokulacaktır" demesine rağmen üç yıl geçti hâlâ tık yok. Böyle giderse olacağı da yok. Sayın Kültür Bakanımızdan istirham ediyoruz. Topkapı Sarayı'nın hiçbir bölgesi otoparklık yapmamalıdır. Siz bunu yapabilirseniz, isminizi unutulmaz yapacaksınız. Sarayın girişinde, Bab-ı Hümayun'un hemen dibinde, bir sanat şaheseri olan, Üçüncü Ahmet Çeşmesi var. Türkün tarih boyu yaşadığı su medeniyetinin en önemli şahidi. Şu anda çok metruk bir haldedir. Çeşmenin bahçesinde, koyun sürüsü beslenecek kadar ot bitmiştir. Şimdi denecek ki, orasına Büyükşehir Belediyesi bakıyor. Doğru olabilir. Bu belediye ile Devletin diğer kurumları hiç mi bir araya gelmez, elbette gelir. Yüz metrekarelik bir alana oturan çeşmenin bahçesinin "otunu" aldıracak bir hayır sahibi yok mu. Yazık ama... Sayın Bakanımız ümidimiz sizde. Sizi icraatçı biliyoruz. Türk dünyasına ve kültürüne hizmetlerinizi biliyoruz. Topkapı Sarayı ve çevresinin kurtarılmasını sizden beklemek elbette hakkımızdır. Turizm Bakanımız Sayın Mumcu da bir seferliğine olsun gelip Topkapı'daki sevindirici turistik hareketliliği bir görebilseydi. Önemli katkıları olacaktır. Belki fırsat bulabilirler...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.