Varlık Vergisi ve Âşar zulmü

A -
A +

Son günlerde bir romancının yazdığı, Ermeni bir senarist ve yönetmenin yapımı olan bir Film, Türkiye'nin gündemine gelip oturdu. Sanki bütün sıkıntı ve dertlere deva imiş gibi hepimiz başlarımızı o tarafa çevirdik. Soğuktan, titreyerek okuluna ceketsiz giden gençler, Ekmek kuyruğunda kucağında bebeğiyle saatlerce dikilen çaresiz anneler, Siftahsız dükkan kapatan esnaf, İşsizlikten ve yokluktan bunalan babalar bir tarafta dururken; Beri tarafta: Servetine servet ekleyen ve bunun hesabını yapmaktan yorulan başarılı işadamları, Ailenin her ferdinin altındaki jeeplerin modelinin eskimesinden bunalan, dertlenen babalar, Bir türlü aradığı elbise modelini ve makyaj malzemesini Paris'ten, Londra'dan getirtemeyen, ruhi bunalımdaki bayanlar. Ramazan dolayısıyle kapanan bazı eğlence yerlerine gidememekten psikolojik krize giren Enteller. Bunlar yetmiyormuş gibi, şimdi de, Aile içi çirkin ilişkileri ve Türkün gayri müslimlere zulüm ettiği iftirasını konu alan bir film. Çok şükür ki bu çelişkilerin yaşandığı dönemde bir çocuk değilim. Çocuk olsaydım, her halde fiziğim de kimyam da berbat olurdu. Cenab-ı Hak torunlarımıza yardım etsin. Efendim, Varlık Vergisi 1942-1946 senelerinde, İsmet İnönü'nün Milli Şeflik döneminde, Başbakan Şükrü Saraçoğlu tarafından Meclis'e sevk edilerek, zaten bulunmayan muhalefete rağmen Meclis'ten geçirtilmiştir. Kanun, insanları servetlerine göre yeni bir vergiye tâbi tutuyordu. Ancak vergi memurlarına verilen sözlü bir emirle, gayri müslim vergi mükelleflerinin işi öne alınmıştı. Nisbet pek yüksekti. Bir amele yevmiyesi 2 lira olan o günlerde, vergiler; 500.000, 750.000 liralarda dolaşıyordu. Bir Mahmutpaşa manifaturacısı tezgahtarına, 500 lira vergi gelmiştir. Aldığı aylık 90 lira, vergisi 500 lira. Verginin yatırılacağı günü bir gün geçirenden günlük %2 ayrıca ceza alınıyor. Veremeyenler ise, Erzurum Aşkale'ye gruplar halinde, Angarya işinde, kar küremek veya yol tamir etmek işlerine gönderiliyordu. Yattıkları yer, ısınma, yemek işleri içler acısı idi. Çalıştırılanlara 2.5 lira yevmiye tahakkuk ettiriliyor, bunun 1.6 lirası iaşe bedeli olarak kesiliyor, geriye kalan 0.9 lira, yani doksan kuruş da bunların hazineye olan vergi borçları için irat kaydedilip borçlarından düşülüyordu. Bir sene çalışsa 328.5 lira vergisini ödeyecekti. Yani bu adamlar, günlük olarak devlete, adam başına 2.5 liralık ek yük getiriyordu. Böyle olan mükellef sayısı elli binden fazla idi. Uygulama tam bir zulümdü. Osmanlı devletinin gayri müslimlere gösterdiği anlayış ve adalet; Varlık Vergisi ile zulme dönüşmüştü. "Bu milleti sömürenlere meheldir, revadır" diyenlerimiz çıkabilir. Ancak İslamiyet ve Türkün örf, âdeti; değil gayri müslime, hayvana bile eziyeti yasaklamıştır. Bugün bu verginin adı geçtikce, Türklerin Yahudi, Rum ve Ermenilere zulmettiği gündeme gelmektedir. O zamanlarda KDV yoktu. Bugünkü suçlamalar, bazı gafillerin sayesinde Varlık Vergi'sinin KDV'si olarak geriye dönmüştür. Şimdiki vergilerin gidişatı da ister istemez, "Varlık Vergisi bütün milletimize mi getiriliyor" diye düşündürüyor. Aşkale'nin Kop Dağı'nda kar temizleyenlerden hayatta pek kalan yoktur. Ancak o şartları yaşayan binlerce Türkün olduğu da bugün acı bir gerçektir. Gazetedeki yerimiz mahdut olduğundan Âşar Vergisini yazmayı, nasib olursa haftaya bırakıyorum.

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.