24 Nisan 1915 Ermeni soykırımı günü müdür?

A -
A +

Her yıl "24 Nisan" tarihi yaklaştıkça Ermeni taraftarı bazı kişi ve kuruluşların, "24 Nisan 1915" gününü sözde Ermeni Soykırım günü olarak gündeme getirmeye çalıştıklarını biliyor ve görüyoruz. İkinci Dünya Savaşının sonunda Hitler Almanyasının Avrupa Yahudilerine karşı uyguladığı imha eylemlerinin gündeme gelmesi üzerine, devrin İngiltere Başbakanı Churchill "dünyanın, henüz ismi konmamış ve cinayet türü ile karşı karşıya bulunduğunu" söylemiş. Polonya asıllı, ABD Savaş Bakanlığı Danışmanı Raphael Lemkin, 1944 yılında yayınladığı "Mihver Devletlerinin İşgal Altındaki Avrupa'da Yönetimi" adlı kitabında "Irk" anlamına gelen Yunanca "Genos" ile Latin kökenli ve "Öldürmek" anlamına gelen "Cide" ekinden oluşan "Genocide-Soykırım" kelimesini üretmiştir. Lemkin'i takiben, 9 Aralık 1948 tarihli Birleşmiş Milletler, Soykırım suçunun önlenmesine ve cezalandırılmasına dair sözleşme"'nin 2. maddesine göre Soykırım: Ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, toptan veya bir bölümünü yoketmek kastıyla, grup üyelerinin öldürülmesi, grup üyelerinin fizik ya da akıl bütünlüğünün ağır şekilde zedelenmesi, grubun fiziki varlığının tümü veya bir bölümü ile yok edilmesi sonucunu verecek yaşam koşulları içinde tutulması, grup içinde doğumları önleyecek önlemler alınması, bir grup çocuklarının başka bir gruba zorla geçirilmesi eylemlerinden herhangi birine başvurulmasını öngörür. "Kısaca, soykırımda planlı, ve koordineli devlet politikası haline gelmiş eylemler söz konusu olduğu gibi" soykırım belirli unsurları varolması gereken bir hukukî kavramdır. Yoksa bir takım kişilerin ve kuruluşların yakıştırılmalarına ve oy çokluğuna göre oluşmaz. Ayrıca soykırım gibi vahim bir insanlık suçunun işlenebilmesi için o milletin tarihinde bu suça yatkınlık gerekir. Oysa Osmanlı-Türk tarihinde soykırım ve asimilasyona rastlanmaz. Osmanlının Avrupa, Afrika ve Orta Doğu'da 200-400 yıl arasında değişim yönetimi altında tuttuğu coğrafyada hangi halkın yokedildiği söylenebilir? Buna mukabil bu yüzyıllarda Mûsevilerin, Macarların, Polonyalıların Osmanlı ülkesine, 24 Nisan 1915 Sözde Ermeni Soykırımına rağmen de 1930'lu yıllarda Nazi zulmünden kaçan Avrupa kökenli Mûsevilerin Türkiye Cumhuriyetine sığındıklarını görüyoruz. "Soykırım Günü" olarak yutturulmak istenen ve 24 Nisan 1915'te cereyan eden olay şudur: Ermeni Komitacı Merkezlerin kapatılmasını, evraklarına el konulmasını kanun kaçağı ve terörist elebaşlarının tutuklanmasını öngören ve İçişleri Bakanlığınca 14 Valilik ile 10 Mutasarrıflığa gönderilen emirnameler ile Osmanıl Devleti, Ermeni terör ve tedhişini önlemeye çalışmış, bu genelgenin sonucu İstanbul'da 2345 kişi tutuklanmıştır. Oysa o tarihte İstanbul'da 83.000' e yakın Ermeni yaşıyor ve bu kanun kaçağı 2345 kişi bunların ancak %3'ünü oluşturuyordu. Ermenilerin bu olaya tepki göstermesinin sebebi; daha sonraki tedhiş ve terörist olaylarında elebaşılık yapacak yönetici kadronun tutuklanmasıdır. "Soykırım" olarak yutturulmak istenen Mayıs 1916 tarihli "Sevk ve İskân Kanunu" ise, savaş içindeki Osmanlı devletinin güvenliği için çıkarılmış ve herhangi etnik gruba değil devlete karşı gelenleri amaçlamış göç ettirilenlerin sevklerinde güvenlikleri için uygulanacak esaslar kararnamelerle düzenlenmiş, bu mevzuata uymayan devlet memurları ise idama varan çeşitli cezalara çarptırılmıştır. ABD'nin, Pearl Hourbur Baskınından sonra Japon kökenli vatandaşlarını Pasifik bölgesinden Mississippi vadisine göç ettirerek toplama kamplarında tuttuğunu bilmiyor muyuz?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.