"90 Yıllık Ermeni Yalanı: Soykırım"

A -
A +

Yukarıdaki başlık benim de üyesi olmakla onur duyduğum Türk Parlamenterler Birliği'nin partiler üstü olmakla birlikte, Türk Devletinin bağımsızlığı ve üniter yapısı, Türk Milletinin birliği ve bölünmezliği ile ilgili her konuda tavır koyan yayın organı 'Parlamento' dergisinin temmuz 2005 sayısının, 'Asılsız Ermeni Soykırımı İddiaları'nı etraflı bir şekilde incelemesinin başlığından alınmıştır. Dergide de çok güzel vurgulandığı üzere, Asya ve Avrupa kıtaları arasında köprü konumunda olan Türkiye, doğal enerji kaynaklarının kesiştiği noktadaki jeopolitik önemi ile, bütün dünyanın dikkatini çekmekte, geçmişte Osmanlı Devleti, bugün de Türkiye bu konumundan dolayı sömürgeci devletlerin entrikalarına sahne olmaktadır. Bu entrikalardan birisi de yüzyıllarca Türklerle dost yaşayan Ermenilerin kullanılmasıdır. Taşnak, Hınçak ve Ramgavar gibi çeteleri örgütlendirerek gerçekleştirilen silahlanma, isyanlara dönüşmüş ve özellikle Doğu Anadolu ile Adana çevresinde pek çok Ermeni isyanı patlak vermiştir. 1915 yılında 90.000 askerini Sarıkamışta kaybeden Osmanlı, Çanakkale'de varolma savaşı yaparken, Ermeni isyanları, kadın, çocuk, yaşlı demeden, katliamlara dönüşüyor, bunun üzerine, Osmanlı Devleti 24 Nisan 1915 Günü bu isyanlara önderlik eden 2345 komitacıyı tutukluyordu. İşte, Ermenilerin sözde soykırım günü olarak ilan ettikleri 24 Nisan 1915 tarihi budur. Ne var ki, isyanların önü kesilemiyor, Türk toprakları üzerinde 'Devlet Hayali' peşinde koşan Ermeniler, Rus Ordusuna katılırken, bir kısmı Fransız üniforması ile savaşmaya devam ediyordu. Bu durum karşısında Osmanlı Devleti son çareye başvurarak 27 Mayıs 1915'te Doğu Anadolu ve Klikya bölgelerinde yaşayan Ermenileri başka yerlere sevk ve iskanlarını öngören kanunu kabul etti. Ermeniler, 'Tehcir' olarak bilinen bu karardan zamanında haberdar edilmiş ve gerekli hazırlıklar yapıldıktan sonra nakil işlemine başlanmıştır. Ne var ki bu zorlu yolculuk, iklim ile salgın hastalık, soygun veya intikam amaçlı saldırılar gibi faktörler eklenince, ortaya yüksek can kaybı çıkmış, fakat zamanın hükümeti Ermeni kafilelerine kötü davranan ve verilen talimatlara uymayan korumalardan birçoğunu yargılayarak, bazılarını ölümle cezalandırmıştır. Ermenilerin suçlamaları ile ilgili olarak Osmanlı, ABD ve İngiliz Arşivlerinde araştırmalar yapılmış, buna rağmen, Mondros Mütarekesinden sonra Malta'daki Osmanlı tutuklular hakkındaki iftiraları kanıtlayacak delilller mahkemeye sunulamağı için, Malta'daki tutuklular, hiçbir suçlama ve duruşma yapılmadan, serbest bırakılmışlardır. Tehcir esnasında 1.5 milyon Ermeninin öldürüldüğü propagandası yapılırken, 1. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı topraklarında yaşayan Ermeni nüfusunun 1 milyon 250 bin olduğu yabancı istatistiklerde bile gösterilmektedir. Tehcir ile başlıyan 90 yıllık gerçek dışı iddialar, 2. Dünya Savaşından sonra yapılan Nürnberg duruşmalarında, Hitler Almanyasının Yahudilere uyguladığı Soykırım nedeni ile mahkum edilmesi ve özellikle 9 Aralık 1948 BM Soykırım Sözleşmesinin kabul edilmesi ile, Ermenilere yeni propaganda kapısı açmış ve masum Türk halkını katleden Ermeniler bu defa Türklerin kendilerine soykırım yaptığını iddia etmeye başlamışlardır. Oysa tarihçilerin incelemeleri ile, Türkiye ve yurt dışındaki arşivler bu iddiaları kanıtlamazken, Ermeniler iddialarını bir 'Oldu Bitti'ye getirerek, bazı Batı ülkelerine de bu yalanı kabul ettirdiklerini görüyoruz. Mustafa Kemal'in henüz Heyet-i Temsiliye Başkanı olarak, Ankara'dan 7 Mart 1920 günü uydurma Ermeni iddialarının cevaplandırılması konusunda yaptığı uyarının önemini zamanında kavrayamadığımız için, Ermeniler meydanı boş bulmuş ve bütün dünyayı kandırmak yolunda büyük mesafe almışlardır. Bize düşen görev, 24 Nisan 2015'e kadar, devlet ve millet olarak, dünya kamuoyunu bu konuda aydınlatmak ve Ermeni yalanını belgelerle ispat etmektir. Bu nedenle Türk Parlamenterler Birliği Başkanı Hasan Korkmazcan'ı başlattığı bu girişimden dolayı kutluyor ve bu yöndeki çalışmaların, ara verilmeksizin devam ettirilmesi gerektiğine, ben de inanıyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.