AB Türkiye'ye müzakere tarihi vermelidir

A -
A +

Kopenhag Zirvesi'nin en önemli gündem maddesini AB'nin Türkiye'ye müzakereye başlama tarihini verip vermeyeceği hususunun oluşturduğuna şüphe yoktur. Gündemin diğer önemli maddesinin ise, 2001 yılının ortalarında on aday ülkenin AB'nin genişleme sürecine dahil edilmesini öngören Nice Antlaşmasının İrlanda referandumunda %46'ya karşı %54 ile reddedilmesi üzerine çıkan bunalımını bu defa 19 Ekim 2002'de tekrarlanan İrlanda referandumunun sonucunda %37'ye karşı %63 oy alarak aşılması üzerine, on ülke ile devam eden müzakerelerin sonuçlandırılması ve bunların 2004 yılında tam üye olarak AB'ye katılması hususu olduğu bilinmektedir. Bu on ülke Polonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Slovakya, Litvanya, Letonya, Slovenya, Estonya, Kıbrıs Rum Kesimi ve Malta'dır. Diğer taraftan müzakere tarihi verilmiş olan Bulgaristan ve Romanya ile bu müzakerelerin devam ettiği ve bu iki ülkenin de 2007 yılında AB'ye tam üye olarak katılmasının öngörüldüğü hatırlardadır. Buna rağmen, Avrupa Birliğinin başlangıcını oluşturan Avrupa Konseyine 1949 yılında kurulmasından itibaren ona üye olan ve 1963 yılında AET'ye gözlemci üye olarak giren ve Nisan 1987'de AB'ye tam üyelik başvurusunu yapan Türkiye'nin ise, bu arzsunu gerçekleştirmek için müzakerelere başlama tarihini bile henüz alamadığı bir başka "Hazin" gerçektir. Hal böyle iken, Aralık ayının başında Fransa Cumhurbaşkanı Chirac ile Almanya Başbakanı Schröder'in yaptıkları görüşmeden sonra, Cumhurbaşkanı Chirac'ın ABD dönem Başkanı Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussene, Türkiye ile ilgili olarak, yaptığı açıklamada, AB'nin bu iki patronunun 2004 Aralık ayına kadar Türkiye'nin, AB Komisyonunun belirlediği Kopenhag Kriterleri ile ilgili şartları yerine getirmesini bekleyeceklerini Ankara'nın bu kriterleri yerine getirmesi halinde 2005 Temmuz ayında Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin başlamasını istediklerini, medya haberlerinden biliyoruz. Bu açıklama, AB'nin iki ağasının Türkiye'ye bu defa da müzakereye başlamak tarihi vermek yerine hiçbir bağlayıcılığı olmayan "Tarih için tarih" vermek arzusunda olduklarını ortaya koymuş ve hem AKP, hem de CHP kanadından gerekli ve çok yerinde tepkiyi almıştır. Bu konudaki görüşüm kısaca şudur; AB Türkiyeye artık "Tarih için tarih değil", müzakereye başlama kesin tarihini vermelidir. Başta iktidar ve muhalefet olmak üzere Türk kamuoyunun ve Türk vatandaşlarının büyük çoğunluğunun Kopenhag Zirvesinden beklentisi de budur. AB, bugünkü üye ve aday sayısı 27'ye ulaşan hangi ülkeye müzakerelere başlamak için kesin tarihi vermek yerine, tarih için tarih vermiştir ki Türkiye'ye de böyle bir uygulama yapmağa hazırlanmaktadır? Bu düpedüz yeni bir "Çifte Standart" ve Türkiye'nin gururu ile oynamaktır. İngilizlerin dünyaca ünlü ve kaliteli yayın organı The Economist dergisinin, 9-15 Kasım 2002 sayısında "Türkiye'ye şans veriniz" başlıklı başyazısının AB'ye hitap eden satırları şu sözlerle bitmekte idi; "Türkler, AB'nin Aralık Zirvesinden müzakerelere başlamak için tarih beklemektedir. Bu tarih verilmelidir. Bir kimsenin gururunu sıkça kırarsan, o kimse senin aleyhine döner. Bu ise yalnız Türkiye'nin değil, AB'nin de kaybı olur."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.