AB üyeliği ile Atatürkçü düşünce bağdaşmıyor mu?

A -
A +

Zaman zaman hem AB, hem de memleketimizdeki bazı kişi ve çevrelerden "AB üyeliği ile Atatürkçü düşünce sistemi olan Kemalizm'in birbirleri ile bağdaşmadığı" iddialarının ortaya atıldığını görüyor ve bu iddiaları ileri sürenler kimler olursa olsun, bunların Atatürkçü düşüncenin yani Kemalizm'in "İnkılapçılık" ilkesini ya bilmediklerini, veya dikkate almadıklarını düşünüyorum. Bilindiği gibi, CHP'nin, 1927'de toplanan 2. kurultayı, 9 Eylül 1923'te kabul edilen parti tüzüğünde değişiklik yaparak, CHP'yi Cumhuriyetçi, Halkçı ve Milliyetçi bir siyasal kuruluş olarak tanımlarken, 1931'de toplanan. 3. kurultayda Cumhuriyetçilik, Halkçılık ve Milliyetçilik ilkelerine Laiklik, Devletçilik ve İnkılapçılık ilkeleri de ilave dilerek, partinin temel fikirlerini yansıtan ilke sayısı "Altı İlke"ye çıkarılmış, 1935'te toplanan 4. kurultayda kabul edilen programda "Partinin güttüğü bu esaslar, Kemalizm Prensipleridir" cümlesi ile "Kemalizm" deyimi ilk defa CHP programına alınmış, 5 Şubat 1937'deki Anayasa değişikliği ile de bu "Altı İlke" anayasaya girmiştir. 1938'de Mustafa Kemal'in ölümü üzerine Cumhurbaşkanlığına ve CHP genel başkanlığına seçilen İnönü "Kemalizm'in Altı Oku'unu müdafaa etmek ve korumak" fikrini savununca, Altı Ok'un bütün Atatürk ilkelerini aksettirdiği görüşü muhtemelen bu gelişmelerden kaynaklanmış, "Kemalizm-Atatürkçülük"ün bu altı ilke dışında, Milli Egemenlik, Akla ve Bilime Bağlılık, Yurtta Sulh ve Cihanda Sulh, Milli Birlik ve Beraberlik ve Türkiye'nin Millet ve Ülkesi ile Bölünmezliği (Üniter Devlet) gibi ilkeleri ya gözden kaçmış ya da o aşamada ve bugüne kadar geçen zaman içinde nazarı itibara alınmamıştır. Ne var ki, 1938 yılını izleyen ve bugüne kadar uzanan uygulama döneminde toplumumuzda "Altı Ok" içinde yeraldığı halde en az üzerinde durulan ve tartışılan ilke "İnkılapçılık-Devrimcilik" ilkesi olmuştur. Oysa siyasal, sosyal ve ekonomik yapıyı değiştirme ve çağdaşlaşma ile uygarlaşma amacı doğrultusunda sürekli yenilenmeye açık tutma anlayışını ifade eden ve çok önemli bir ilke olan "İnkılapçılık" Kemalizm'in Altı Ok içinde yer alan ve yer almayan diğer bütün ilke ve kavramları "Statik" olmaktan kurtarır ve değişime açık "Dinamik" hale getirerek, "Kemalizm" adını verdiğimiz düşünce sisteminin katılaşarak "Doğmatizm"e dönüşmesi tehlikesini önler. Bu suretle, "Kemalizm" adını verdiğimiz ve "Milli Egemenlik" ilkesine dayandığı için "Demokratik", akıl ve bilime yani Rasyonalizm ve Pragmatizm'e dayandığı için de "Pragmatik" olan Atatürkçü düşünce sisteminin, 21. yüzyıla yansımasını "Statik" değil "Dinamik" olan inkılapçılık ilkesi sağlayacak ve bu süreç aklın, bilimin ve ileri teknolojinin yol göstericiliğinde ve çağdaşlaşma yönünde olacaktır. Zira, "İnkılapçılık ilkesi" Atatürkçü düşünceyi oluşturan bütün ilkelerin tamamlayıcısı ve bu ilkelere akıcılık, süreklilik ve dinamizm kazandıran bir ilkedir. Kısaca; Atatürkçü düşünce sisteminin "Süreklilik içinde değişim" ve "Kendi özü doğrultusunda yenileşme" demek olan "İnkılapçılık ilkesi" Kemalizm'in, Marksizm-Leninizm, Nasyonal sosyalizm, Faşizm ve Fundamentalizm gibi, zamanla taşlaşarak, yaşama kabiliyetlerini yitiren veya yitirecek olan bütün dogmatik düşünce sistemlerine nazaran, üstünlüğü olarak devam etmektedir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.