Amerikalıların 2003 yılının Nisanında Bağdat'a girmesi esnasında şehri yağma eden Iraklıları seyreden ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in, alaylı bir edayla "Özgürlük kargaşadır" sözleriyle ve kendinden emin bir şekilde beyanda bulunduğu hâlâ hatırlardadır. Ne var ki, o tarihten bu yana iki yıldan fazla zaman geçmesine rağmen, bugün Irak'ın daha da kanlı ve karışık bir halde olduğunu kim inkâr edebilir? Gerçekten, 8 milyon Iraklının, hayatlarını riske ederek, Ocak 2005'te seçim sandığına gidip hükümetlerini oluşturmalarına, rağmen, ülkedeki direnişin; azalmak şöyle dursun, çoğaldığını ve Başkan Bush'un esas askeri operasyonun bittiğini müjdelediği 2003 yılının Mayıs ayından bu yana en az 1700 Amerikan askerinin ve 30.000'e yakın Iraklının hayatlarını kaybettiklerini öğreniyoruz. Bu nedenle, Gallup'un, Haziran ayı ortasında yayınladığı nabız yoklamasında 10 Amerikalıdan 6'sının Irak'taki birliklerin eve dönmelerini istemesini normal karşılamak gerekir. Böyle olunca da sorulması gereken soru şudur: "ABD Irak'tan çekmeli midir?" Bush yönetiminin çizdiği "Pembe" tabloya göre; Washington'un planı yürürlüktedir. Irak'ta Ocak ayında seçilen Ulusal Meclis Ağustos ayında yeni Anayasayı tamamlayacak ve bu tasarı Ekim'de referanduma sunulacak ve bunu takiben seçimler yapılacak. ABD kısa sürede, askeri yükünü, Irak'ta oluşturup bugünkü sayısı 169.000 kişiden sene sonuna 230.000 kişiye çıkması öngörülen Irak Güvenlik Kuvvetleri (ISF)'ne devredecektir. Ne var ki, Irak'taki ABD güçlerinin bu ülkedeki direnişi bastıramaması karşısında, bu işi henüz oluşum halindeki Irak güvenlik kuvvetlerinin yapmasını beklemek aşırı bir iyimserlik değil midir? Bunun gibi ABD'nin bu aşamada askerini Irak'tan çekmesi, Irak'ta "Cihad" ilan eden El Kaide Örgütü ve onun yerel komutanı AL-Zargawi'ye caseret vermek ve yenilgiyi kabul etmek anlamına gelmeyecek midir? Bununla birlikte, Bush yönetimi ABD'nin yeni bir "Vietnam Hezimeti" yaşamasını istemiyorsa, Irak'taki askerî gücünü, yeni takviyelerle kuvvetlendirmek zorunda olduğu gerçeğini de göz önünde tutmalıdır. Bundan başka ABD, Irak'taki Sünnileri, El Kaide'nin fanatiklerinden kurtarmak istiyorsa, onların meşru taleplerine kulak vermeli ve Irak'taki Şiilerle Kürtleri; iktidarı, ülkenin eski yöneticileri olan Sünniler ile paylaşmaya zorlamalıdır.