AB'de ve laik görüşler arasında çekişme

A -
A +

Başta eski Başbakan Margaret Thatcher olmak üzere, birçok ünlü Britanyalı politikacının AB'nin Vatikan tarafından düzenlenen bir nevi "Katolik Fesadı" etkisinde olduğu kanaatiyle AB'ye karşı ötedenberi kuşkulu davrandığı bilinmektedir. Nitekim, AB'nin kurucu kişileri olan, Konrad Adenauer, Jacques Delors, Alcide de Gasperi ve Robert Schuman'ın dindar birer Katolik oldukları da kimsenin meçhulü değildir. Bunun gibi 1955 yılında AB bayrağını düzenleyen Arsene Heitz'in son zamanlarda "Lourdes" dergisine verdiği beyanattan 12 yıldızlı bayrağının ilhamını da İncil'den aldığını öğreniyoruz. Ne var ki, Avrupa Parlamentosu'nun, sofu bir Katolik olan İtalyan politikacısı Rocco Buttiglione'nin Avrupa Komisyonu'nda adaletten sorumlu üyeliğini, kendisinin "Militan Köktenci" olduğu gerekçesiyle kabul etmemesi AB içinde önemli bir bunalıma sebep olmuştur. Gerçekten eşcinseller arasında evliliğe, kürtaja ve kadın haklarına karşı çıkan ve Papa John Paul II'nin dostu ve Papa'nın biyografisinin yazarı olan Buttiglione'nin Avrupa'nın "Muhafazakâr değerlerini" savunmasına karşı, Avrupa'da giderek bir "Sosyal akım" güç bulmakta, Katolik İspanya'da eşcinseller arasındaki evlilik önerisi, yapılan nabız yoklamalarında %60 destek sağlarken, Avrupa'nın ABD'ye nazaran daha laik bir ortam oluşturduğu, 2002'de yapılan bir araştırmaya göre, %59 Amerikalı'nın dinlerinin kendileri için "Çok önemli" olduğunu beyan etmelerine mukabil, bu oranın İtalya'da %20'ye, Almanya'da %21'e ve Fransa'da ise %11'e düştüğü görülmektedir. Diğer taraftan, "Avrupa Anayasası"nın metnine "Avrupa'nın Hıristiyan Temelleri" ifadesinin, Vatikan'ın büyük çabalarına rağmen, Haziran ayında anayasanın başlangıç metnine sokulmadığını da hatırlıyoruz. Buttiglione'nin adaylığının Avrupa Parlamentosu tarafından reddedilmesine, Vatikan'dan Kardinal Renato Martino ve diğer yüksek rütbeli rahiplerin karşı çıkmasına ve bu tavrın muhafazakârlar tarafından da desteklenmesine mukabil, Avrupa Parlamentosu'nun kararı Avrupa'nın Sosyalistleri, Yeşilleri, ve Liberalleri tarafından savunulmakta ve bu suretle "Seçilmiş politikacılar" AB bürokrasisine karşı çıkmaktadırlar. Böylece "Avrupa Değerleri" konusunda AB içinde "Laik" ve "Katolik" görüşler karşı karşıya gelmiş bulunmakta ve bu çatışmanın sonu ve sonuçları merak edilmektedir. AB ülkelerinin Katolik tabanlı Hıristiyan-Demokrat Partileri genellikle Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıktıkları için, AB içinde "Katolik" ve "Laik" görüşler arasında çıkan ve devam eden çekişme ve tartışmanın aşamaları ve sonucunun memleketimizi de yakından ilgilendirdiğine kuşku yoktur. Nitekim, son olarak, Almanya'da muhalefetteki Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Başkanı Angella Merkel ile Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) başkanı Edmund Stuiber'in Almanya Başbakanı Schröder'e gönderdikleri bir mektupta, "Türkiye'nin üyeliğinin AB'nin imkanlarını aşacağı" iddiasıyla, Schröder'den Türkiye için "Tam üyelik" yerine "İmtiyazlı ortaklık" seçeneği için çaba göstermesi talebinde bulunduklarını Alman basınından öğreniyoruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.