AB'nin Türkiye ile ilgili ilerleme raporunda Kıbrıs meselesini Türkiye'nin önüne bir şart olarak koyması AB'nin Türkiye'ye uyguladığı "Çifte Standart"ın tipik örneğidir. Gerçekten AB Kıbrıs Rum Yönetimini AB'ye davet ederken hiç bir zaman onlara; "Kıbrıs meselesini Türklerle çözün, ondan sonra gelin" dememiş, yani Kıbrıs Rum Yönetimi'ne böyle bir şart ileri sürmemiştir. Nitekim Kıbrıs Rum Yönetimi'nin 1 Mayıs 2004'de AB'ye üye olacak on ülke arasında yer aldığını biliyoruz. Diğer taraftan AB'nin, Türkiye'nin son yıllarda Anayasa değişikliği ve "Uyum Kanunları" ile gerçekleştirdiği büyük ilerlemeleri, son ilerleme raporunda toptan inkar edemeyerek, kerhen de olsa teslim etmesine rağmen, "Uygulamaya da bakalım" gerekçesi ile, Türkiye'nin Kopenhag kriterlerini yerine getirdiğini açıkça ifade etmekten kaçınması da, AB'nin, diğer aday ülkelerden farklı olarak Türkiye'ye uyguladığı çifte standardın "Kıbrıs Şartı" dışında bir diğer örneğidir. Gerçekten 1 Mayıs 2004'de AB'ye tam üye olacak on ülke içinde, hemen tamamen problemsiz olan Slovenya dışında, Polonya'dan başlayarak, geriye kalan dokuz aday ülkenin birçok ciddi problemleri yaşamalarına rağmen, bunlardan hiç birine "Evvela bu problemleri çözünüz, size ancak ondan sonra müzakerelere başlama tarihi veririz" denmemesine, yani bu ülkelere Kopenhag kriterlerini tamamlamak konusunda büyük "Esneklik" ve "Hoşgörü" gösterilerek, azınlıklardan, yabancı dilde yayına kadar uzanan önemli konularda "Bunu nasıl olsa hallederler" mantığı ile yaklaşılmasına rağmen, iş Türkiye'nin adaylığına gelince AB tavrını sertleştirmekte ve Türkiye'nin son yaptığı reformlardan sonraki "Karne"si, 1 Mayıs 2004'de tam üye olmaları kesinleşen on aday ülkenin birçoğunun karnelerinden daha iyi olmasına rağmen, Türkiye'ye, tam üyeliğe müzakere için tarih vermemek konusunda, kimseye göstermediği titizlik ve hatta hırçınlık sergileyerek, Kopenhag kriterlerine uyum sağladığımızı bir türlü telaffuz edememektedir. Nitekim, AB'nin her defasında Türkiye'nin üyeliğine karşı yeni engeller çıkarması karşısında yalnız İngiltere'nin değil, bütün dünyanın en saygın gazetelerinin başında gelen "The Times" gazetesi bile dayanamamış ve AB'nin, Türkiye ile ilgili olarak açıkladığı son ilerleme raporunu değerlendirdiği baş yazısında, AB'nin uzun zamandır Türkiye konusunda "Miyop" bir tavır içinde olduğu ve artık Türkiye'nin değerini anlaması gerektiği görüşünü dile getirmiş, AB'nin bu defa Kıbrıs şartını ileri sürerek Türkleri AB dışında tutmak istediğini yazmıştır. Türkiye'nin AB üyeliğine adaylığı konusunda bugüne kadar yazdıklarımı hatırlayan okuyucularımın tahmin edeceği üzere, AB'nin son İlerleme Raporunda bu defa "Kıbrıs Şartı"nı ileri sürmesi bir sürpriz değildir. Ayrıca, AB'nin, Türkiye'yi oyalamak ve zaman kazanmak yolunda ileri sürebileceği "Son Şart" da değildir. Türkiye ve KKTC bu konuda "Ödün" vermeye başladığı takdirde, AB, hokkabazın şapkadan tavşan çıkarması gibi Türkiye'nin önüne yeni yeni şartlar ve engeller çıkaracaktır. "Çözümsüzlük, çözüm değildir" diyen ve fakat Kıbrıs meselesinin çözümünü sadece Türkiye'nin tek taraflı fedakârlıklarına bağlayan bir "AB Kafası"na hiç bir vatanperver Türk'ün saygı ve güveni olamaz. Esasen Verheugen de "Kıbrıs'ta Çözüm, AB üyeliği için yeterli değildir" demek sureti ile, daha şimdiden ağzından baklayı çıkarmış ve bu suretle AB'nin ileriye yönelik Türkiye'yi oyalama niyetini ortaya koymuştur.