1 Şubat 1979 akşamı Nişantaşı'nda evinin bulunduğu sokakta, bir suikaste kurban giderek hayatını kaybeden Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürü ve Başyazarı, değerli gazeteci, Abdi İpekçi'yi ölümünün 25. yılında anmak, sevgili İpekçi'nin, hocası ve daha sonra da 1964-1974 yılları arasında, Milliyet'in bir yazarı ve en önemlisi dostu olarak, benim yerine getirmek istediğim bir ödevdir. 1929 yılında İstanbul'da doğan ve 1948'de Galatasaray Lisesini bitirip, yüklendiği ağır görevlerin sorumluluğu ile kaydolduğu İstanbul Hukuk Fakültesi'ndeki öğrenimini yarım bırakan İpekçi'yi, çeşitli gazetelerde ve kademelerde görev yaptıktan sonra henüz 25 yaşındayken 1954 yılında, Ali Naci Karacan'ın 3 Mayıs 1950'de yayınlamaya başladığı Milliyet gazetesinin evvela Genel Yayın Müdürü ve daha sonra da Genel Yayın Yönetmeni olarak görüyoruz. Abdi İpekçi'nin, 1954-79 yılları arasında, 25 yıl süre ile, Genel Yayın Müdürü ve Başyazar olarak çalıştığı Milliyet gazetesinin bir bakıma, bugünkü seviyesine getirilmesinde Abdi İpekçi'nin büyük hizmetleri inkâr edilemez. Yazılarında çağdaşlığı ve akılcılığı savunan, devlet yönetiminde partizanlığın bırakılarak, iktidar ve muhalefet arasında yapıcı bir diyaloğun korulmasından yana olan ve ılımlı bir Sosyal Demokrat çizgisini koruyan İpekçi'nin, Milliyet gazetesinde, ona Hukuk Fakültesini bitirmek vakti bırakmayan meşguliyetleri yanında Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Basın Enstitüsü Başkanlığı, Uluslararası Basın Enstitüsü İkinci Başkanlığı ve Basın Şeref Divan Genel Sekreterliği gibi görevlerde de bulunduğunu görüyoruz. Sayısız başyazıları, röportajları bulunan ve TRT'de merhum Ecvet Güresin gibi çok başarılı açık oturumlar yöneten Abdi İpekçi'nin, 1965 yılında merhum Ömer Sami Coşar ile birlikte ve 27 Mayısı konu alan "İhtilal'in İç Yüzü" ve 1971'de yayınlanan "Dünyanın Dört Bucağından" adlı eserleri de vardır. Ölümünden sonra, adına çeşitli yarışmalar düzenlenen, adı öldürüldüğü sokağa ve bazı spor sahalarına verilen merhum Abdi İpekçi'nin cinayetinin tetikçisi olarak hüküm giyen Mehmet Ali Ağca'nın halen Kartal Özel Tip Cezaevinde yattığını, ancak ölüm emrini kimin verdiği sorusunu, aradan 25 yıl geçmesine rağmen, cevapsız kaldığını bildiğimiz için, ölümünün 25. yılında Zincirli Kuyu'daki kabrinin başında yapılan anma toplantısına katılan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç'in, İpekçi'nin gerçek katilleri ve tetikçinin arkasındakilerin bulunması için yapılan çalışmaların yetersiz kaldığı görüşüne ben de katılıyor sevgili Abdi İpekçi'yi rahmetle anıyorum.