AB'nin genişleme süreci ve Türkiye'nin adaylığı

A -
A +

Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğini, iç politika hesaplarında siyaset malzemesi olarak kullanmak isteyen bazı kişiler, "Türkiye 'hürriyet havariliği'ne soyunur ve son yapılan anayasa değişikliğini de aşan bir tutumla uyum tasarılarını kanunlaştırırsa" AB'nin derhal Türkiye ile üyelik müzakerelerine başlayacağı ve Türkiye'nin tam üyeliğinin çok kısa zamanda gerçekleşeceği hayal ve gafleti içindedirler. Oysa, bırakınız Türkiye'yi, Türkiye'den önce gelen diğer 12 aday ülkenin geleceği konusunda bile AB çevrelerinde ciddi tereddütler ve AB'nin genişlemesi süreci yönünden büyük endişeler vardır. Önümüzdeki bir ay içinde Brüksel'de açılacak ve Avrupa Birliği'nin anayasasını hazırlayacak olan meclise başkanlık edecek Fransa'nın eski Devlet Başkanlarından Valery Giscard d'Estaing, bundan bir süre önce, açıkça Türkiye'nin 'Avrupa dışı' bir ülke olduğunu ileri sürmüş bulunmakta, önümüzdeki 2,5 yıl boyunca altışar aylık süreyle AB'nin başlıca karar organı olan Konsey'in başkanlıklarını deruhte edecek ve bu nedenle gündeme hakim olacak üye devletler sırasıyla İspanya, Danimarka, Yunanistan, İtalya ve İrlanda gibi, ulusal çıkarlarını ilk planda tuttukları için AB'nin genişlemesine ve hele Türkiye gibi nüfusu 70 milyona ulaşan ve birçok sorunları olan ülkenin üyeliğine, evvela kendi ulusal çıkarları, sonra da sözde AB çıkarları bakımından sıcak bakmayan ülkelerden oluşmaktadır. Gerçekten, örneğin Ocak 2002'de Başkanlığı deruhte eden İspanya, AB'nin fakir üyelerinden biri olarak bugüne kadar AB'den bol miktarda bölgesel ve tarımsal yardım aldığı için bu avantajı yeni aday ülkelerle paylaşmaya sempati ile bakmamaktadır. Bu yılın ikinci yarısında Konsey Başkanlığı'nı yüklenecek olan Danimarka'nın bırakınız yeni adayları, AB'nin savunma ve tek para birimi EURO konusunda problem çıkardığı bilinmektedir. 2003 yılının başında altı ay süre ile başkanlık yapacak Yunanistan'ın ise Kıbrıs'ın üyeliği ve AB'nin güvenlik ve savunma politikası konularında birçok sorun çıkarmasından AB kamuoyu bile endişe duymaktadır. Yunanistan'dan sonra 2003 yılının ikinci yarısında başkanlığı deruhte edecek Berlusconi liderliğindeki İtalya'nın ve 2004 yılının ilk yarısında görev alacak olan ve fakat Nice Zirvesi'nde kabul edilen AB'nin Genişleme Planı'nı 2001 yılının Haziran ayında yaptığı referandumda toptan reddeden İrlanda'nın da başkanlık süresince nasıl bir tavır takınacağı AB çevrelerinde merak ve endişe konusudur. Bütün bunlara ilave olarak, Eylül 2002 Almanya genel seçimlerine muhalefet kanadının lideri olarak katılacak olan ve geçmiş yıllarda Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin, bu kuruluşun istikrarını bozacağı görüşünü savunan Edmund Stoiber'in AB'nin genişleme sürecini sorgulaması ve Almanya'nın AB'nin baş veznedarı olmasına itiraz etmesi, AB çevrelerinin bir başka sıkıntısıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.