Atatürk İlkeleri 'Altı Ok' ile sınırlanabilir mi?

A -
A +

Bir yazar, 1997'deki yazılarından birinde: "Mustafa Kemal, Altı Ok içinde 'Laiklik' yerine 'Demokrasi' demiş olsa idi, bu kadar çok Atatürkçümüz olur muydu?" diye sormakta, bir diğer 'İkinci Cumhuriyetçi' yine bundan birkaç yıl önce verdiği bir beyanatta: "Atatürk ilkeleri arasında 'Demokrasi' sözcüğü yok. İşte biz bunu tamamlamaya çalışıyoruz' demekteydi. Öyle anlaşılıyor ki böyle düşünenler Atatürk'ün kurduğu CHP'nin programının bazı hedeflerini ifade eden 'Altı Ok' ile 'Atatürk ilkeleri'ni eş anlamda almakta, başka bir deyimle Atatürk İlkelerini Altı Ok'tan ibaret sanmaktadırlar. Oysa daha önceki yayınlarımda da vurguladığım üzere 'Atatürkçü Düşünce Sistemi'nin temel taşları olan 'Atatürk İlkeleri' Altı Ok ile sınırlanamaz. Zira, Atatürkçü Düşünce Sisteminin örneğin 'Milli Egemenlik', 'Akla ve Bilime, Bağlılık', 'Yurtta Sulh, Cihanda Sulh, 'Milli Birlik ve Beraberlik' gibi başka ve önemli ilkeleri daha vardır. Özellikle, Atatürk'ün Milli Egemenliğe verdiği önem herkesçe bilinmektedir. Atatürk, Milli Mücadeleye 'Milli Egemenlik' bayrağı ile başlamış, Emperyalizme, İstibdada, Esarete karşı, bu bayrakla savaşmıştır. Oysa çağımızda 'Milli Egemenlik' artık eski bir teoriyi değil ünlü Fransız Anayasacısı Prof. Julien Lafferiere'in dediği gibi "Demokrasi İdeali'ni ifade etmek üzere kullanılmakta ve Atatürk bu çağdaş yorumu benimsemiş bulunmaktadır. Nitekim, Atatürk, Markizm, Leninizm, Faşizm, Nasyonal Sosyalizm gibi çağının 'Dogmatik-Totaliter' ideolojilerine kapılmayarak, bunların temelden yanlış olduğunu görmüş, Avrupa'da tarihin en koyu ve kanlı diktatörlüklerinin hüküm sürdüğü 1929'da "Artık bugün Demokrasi fikri, daima yükselen bir denizi andırmaktadır. 20. Yüzyıl birçok müstebit hükümetlerin bu denizde boğulduğunu görmüştür" diyerek, adeta Mussolini ve Hitler'in sonunu sezinlemiş ve milletine bir taraftan 'Milli Egemenlik'e diğer taraftan ise 'Akıl ve Bilim'e dayanan ve bu nedenle 'Demokratik-Pragmatik' olan ve bugün 'Atatürkçülük-Kemalizm' kelimeleri ile ifade ettiğimiz 'Atatürkçü Düşünce Sistemi'nin temellerini miras bırakmıştır. Kısaca Atatürk 'Demokrasi' sözcüğünü çok sık kullandığı gibi, demokrasi idealini 'Milli Egemenlik' ilkesi içinde ifade etmiştir. Bu itibarla 'Demokrasi' de tıpkı 'Laiklik' gibi Atatürk İnkılabının değişmez hedeflerinden ve 'Atatürkçü Düşünce Sistemi'nin temellerinden birisidir. Sonuç olarak, diyebiliriz ki Atatürk İlkelerini, yani Atatürkçü Düşünce Sistemini, sadece Atatürk'ün kurduğu CHP'nin 1927-1931 Kurultaylarında kabul ettiği 'Altı Ok'tan ibaret sayan yanlış görüşe rağmen, Atatürkçülüğün yukarıda da ifade ettiğim gibi 'Milli Egemenlik', 'Akla ve Bilime Bağlılık', 'Yurtta Sulh, Cihanda Sulh' ve 'Milli Birlik ve Beraberlik' gibi diğer bazı ilkeleri daha vardır. 'Atatürkçü Düşünce Sistemi'ni tamamlamak ve daha da açıklığa kavuşturmak için bu ilkeleri de programa alma görevinin ise öncelikle CHP'ye ve bundan sonra toplayacağı Kurultay veya kurultaylara düştüğünü düşünüyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.