Bundan birkaç ay evvel 27 Ekim 2004 tarihli 'Milliyet'te yayınlanan bir haberden Genelkurmay Başkanlığının, kamuoyunda merak edilen pek çok soruya cevabını, gazeteci Fikret Bila'nın "Satranç tahtasındaki yeni hamleler; Hangi PKK?" adlı kitabının 'Ekler' bölümünde yayınlandığını öğreniyor ve aynı haberde, Askerî öğrencilere Atatürkçülük bir ideoloji olarak anlatılmakta mıdır?" sorusuna aşağıdaki cevabın verildiğini görüyoruz... Atatürkçülüğün tanımı, bir ideoloji olup olmadığı konusu, "Atatürkçülük ve İnkılap Tarihi-III" dersinin ilk ünitesi içinde incelenmektedir... Atatürk'ün düşünce yapısı incelenirken 'Atatürkçülük' veya 'Atatürkçü Düşünce Sistemi' kavramları kullanılmakta ve fakat hangi surette olursa olsun Atatürkçülüğün ideolojinin dar kalıpları içerisinde yer almadığı ve almaya da zorlamanın yerinde olmayacağı belirtilmekte ve buna gerekçe olarak, Atatürk'ün ideolojiler üreten bir ideolog olmadığı ve katı donmuş dogmalara değil, akla, bilime, insan sevgisine, ilerlemeye ve yeniliklere dayanan düşüncelerinin, diğer ideolojiler ile bir tutulamayacağı hususu gösterilmektedir. Atatürk aramızdan 66 yıl önce ayrıldığına göre, onun artık 'Kişi Atatürk' olarak değil, 'Fikir Atatürk' yani 'Atatürkçü Düşünce Sistemi' olarak anlatılmasının lüzum ve önemini öteden beri savunduğum için, Atatürk'ün düşünce yapısı incelenirken 'Atatürkçülük' veya 'Atatürk Düşünce Sistemi' deyimlerini ben de kullanıyor ve fakat Atatürk'ün, katı, donmuş dogmalara değil, akla, bilime dayanan düşüncelerinin, Marksizm, Nasyonal Sosyalizm, Fundamentalizm gibi 'Totaliter ve Dogmatik İdeolojilerden farklı olarak, Atatürkçülük gibi akıl ve bilime ve milli egemenliğe dayanan, diğer demokratik ve pragmatik idelojiler ile bağdaştığını düşünüyorum. Evet, Atatürk, Marx, Lenin, Hitler ve Mao'dan farklı olarak, ideloji üretmemekle birlikte, 1937'de TBMM'yi açış nutkunda "Memleket davalarının ideolojisini anlayacak, anlatacak, nesilden nesile yaşatacak kişi ve kurumları oluşturma görevlerini de devlet ve üniversitelerimize vermiştir." İşte ben, en az on beş yıldan beri, Atatürk'ün sözünü ettiği bu ideolojinin Atatürk'ün beyan ve aksiyonlarından oluşan ve kitaba, dogmaya, katı bir doktrine değil, akıl ve bilim mihverine ve milli egemenliğe dayalı 'Pragmatik-Demokratik' ve çağımızda 'Modernleşme İdeolojisi' (*)olarak adlandırılan bir düşünce sistemi olduğu görüşünü savunuyorum. Kanaatimce, Atatürkçülüğü bir 'Düşünce Sistemi olarak kabul ederken, 'İdeoloji' olmadığını iddia etmek, aksiyona yönelik bütün fikirlerin siyasal bir nitelik ve içerik kazandığında ideolojiye dönüştüğü gerçeğini görmemek demek olur. Önemli olan Atatürkçülüğün, mutlak olarak bütün ideolojilerle değil, sadece totaliter ve dogmatik ideolojilerle bağdaşmadığının vurgulanmasıdır. Zira, Atatürkçülük bir taraftan bilim ve akıla dayandığı için 'Pragmatik' diğer taraftan, demokrasinin temeli olan milli egemenlik ilkesini benimsediği için demokratik idelojiler arasında yer almaktadır ve dar kalıplı dogmatik ideolojilerden ayrılmaktadır. Gazeteciliğine, fikirlerine ve kişiliğine değer verdiğim Fikret Bila'nın bu konuda ne düşündüğünü merak ediyorum. ..... (*) Giritli İsmet-Bir Ulusal Modernleşme İdeolojisi olarak Atatürkçülük, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 2004