Atatürkçülük 'Resmî' değil 'Ulusal' ideolojidir

A -
A +

Bu yıl, 1919'da Mustafa Kemal'in liderliğinde başlatılan ve 1922'de zafere ulaştırılıp Cumhuriyetimizin temelini oluşturan Milli Mücadele'nin 80. yılını idrak etmemize rağmen, bazı aydınlarımızın ve özellikle "Türk Marksistleri"nin, Milli Mücadele'nin ve Cumhuriyetin kuruluş ve gelişme ideolojisine doğru teşhis koyamadıklarını görüyoruz. Nitekim, bu kişilerin cevaplandırılması gerekli yanlış değerlendirme ve iddialarından birisi de 'Atatürkçü Düşünce Sistemi' veya onların deyimi ile 'Kemalizm'in bir 'Resmî İdeoloji' olduğu tarzındaki beyanlarıdır. Bunlar Atatürkçü Düşünce Sistemine yamalamak istedikleri 'Resmî İdeoloji' iddiasını haklı çıkarmak için, İtalyan Sosyalist-Komünisti olan Antonio Gramsci (1891-1937)nin yayınlarından yararlanmağa çalışmaktadır. Bilindiği gibi Gramsci, Mussolini 1922'de Faşist Partisini kurup, 1923'te bütün diğer partileri ortadan kaldırarak ve Faşist Parti'nin tekelini ilan ederek, İtalya için Faşizmi Leninistlerin Sovyetler Birliğinde Hitlerin ise Almanya'da yaptığı gibi 'Marksizm-Leninizm ile 'Nasyonal Sosyalizm'i birer resmî ideoloji olarak ilan etmelerini takiben Mussolini'nin de, kendi ideolojisini geniş halk yığınlarına kabul ettirmek için 'Resmî İdeoloji'yi ürettiğini ileri sürmüştü. Oysa Türkiye'de Mustafa Kemal, ne siyasi partileri tasfiye etmiş, ne de 1923'te kurulmasına önayak olduğu Halk Fırkasını hiçbir zaman 'Tek' ve 'Resmî' parti ilan etmediği gibi, 1924 ve 1930'da Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ile Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın kuruluşunu onaylamış ve hatta teşvik etmiştir. Mustafa Kemal'in, Sovyet, İtalyan ve Alman uygulamalarına itibar etmeyen ve Türkiye'de çokpartili rejimi amaçlayan bir lider olduğu konusunda, Maurıce Duverger ve Bernard Lewis gibi saygın siyaset bilimciler ve tarihçiler de hemfikirdirler. Bir ideolog olmayan ve bize Lenin, Hitler ve Mao gibi ne bir 'Kutsal Kitap' ne de 'Resmi İdeoloji' bırakmayan Atatürk, 1937'de TBMM'yi açarken: Memleket davalarının ideolojisini anlayacak, anlatacak, nesilden nesile yaşatacak kişi ve kurumları oluşturmak görevini üniversitelerimize bırakmıştır. Bu ideoloji Atatürk'ün beyan ve aksiyonlarından oluşan Milli Egemenlikçi, akıl ve bilimci, yani resmî ideolojilerden farklı olarak totaliter ve dogmatik değil demokratik ve pragmatik olan ve çağımız siyaset biliminde ulusal modernleşme ideolojisi olarak adlandırılan Atatürkçü düşünce sistemidir. Buna kısaca 'Atatürkçülük' veya 'Kemalizm' de diyebiliriz. Ne var ki 'Kemalizm' deyince bundan sadece, 1927 ve 1931 CHP Kurultaylarında kabul edilen ve 1937 Anayasa değişikliğinde Anayasada yer alan Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik, Laiklik, Devletçilik ve Devrimcilik ilkelerini anlamamak, yani CHP'nin tek parti olarak 1937 yılında Kemalizmi 'Altı Ok'a indirgeyen görüşünü benimsememek lazımdır. Zira Atatürkçülüğün, 1930'larda CHP'nin temel fikirlerini ve hedeflerini yansıtan ve o dönemde "Altı Ok" olarak adlandırılan bu ilkelerden başka, Milli Mücadele ve Cumhuriyetin temel görüşü olarak Milli Egemenlik, akla ve bilime bağlılık, yurtta sulh ve cihanda sulh, milli birlik ve beraberlik ve Türkiye'nin millet ve ülkesiyle bölünmezliği gibi başka ve önemli ilkeleri daha vardır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.