Barzani ile Talabani ve Irak'ın toprak bütünlüğü

A -
A +

Irak'ı işgal eden ABD, durmadan Irak'ın toprak bütünlüğünden yana olduğunu beyan ederken, 30 Ocak 2005 günü yapılan Irak seçimlerinden hemen sonra, Kürdistan Demokratik Partisi (KDP)'nin lideri Mesut Barzani'nin, ileride Kuzey Irak'ta Bağımsız Kürt Devletinin kurulacağını ve bunun da kimsenin karışamayacağı bir iç mesele olduğunu vurgulayan bir demeç verdiğini biliyor, diğer taraftan medyada çıkan haberlerden Barzani ile Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) lideri Celal Talabani'nin bir taraftan Kerkük'ün demografik yapısını Kürtler lehine değiştirmeye çalışırken, diğer taraftan bu iki liderin Irak Devlet Başkanının veya Başbakanının 'Kürt' olması konusunda anlaştıklarını öğreniyoruz. Orta Doğunun son 40-50 yıllık tarihini bilenlerin teslim edeceği üzere, Irak'taki Kürt liderler, ülkedeki Kürt unsurunu Irak'tan koparmak için çeşitli yollara başvurmuşlar, kâh Sovyetler Birliği ile ABD'nin kâh İran'ın peşine takılmışlardır. Nitekim Mesut Barzani'nin babasının Irak Kürtlerini peşkeş çekerek Sovyet Ordusunda Tümgeneral rütbesi ile Kürtlerin bağımsızlığı için görev yaptığını bilimiyor muyuz? Nitekim, Irak Kürt liderlerinin bu 'Bölücü' tutumlarının Saddam Hüseyin'e Irak'taki Kürt halkını ezmek için 'Vesile' oluşturduğu da inkar edilemez. Böyle olunca da, bölücülükleri ayyuka çıkan Barzani ile Talabani'nin, Irak'ın toprak bütünlüğünden yana olabilmeleri beklenebilir mi? Her ne kadar Barzani'nin, ileride Kuzey Irak'ta Bağımsız Kürt Devletinin kurulacağını açıkça beyan etmesine rağmen, geçici Hükümetin Dışişleri Bakanı Kürt Hoşyar Zebari'nin Kürtlerin düzenlediği 'Bağımsızlık Referandumu'nu 'Zamansız' olarak nitelediğini, Celal Talabani'nin ise, bugüne kadar aksine davranışlarına rağmen, Kürtlerin Irak içinde kalmak istedikleri yolunda birtakım sözler gevelediğini görüyorsak da, bunları ciddiye almak mümkün değildir. Zira, George W. Bush yönetiminin dış politikasına egemen olan ve gücünü ABD'deki İsrail lobisinden alan 'Yeni Mahafazakârlar-Neo Con'lar, Irak'ta Bağımsız bir Kürt Devletinin kurulmasından yana bulunmakta ve bu durum karşısında, son on dört yıldır biribirleri ile kanlı bıçaklı olan Irak'taki iki Kürt grubun liderleri Mesut Barzani ile Celal Talabani şimdilik bir araya gelerek anlaşmış görünmektedir. Irak'ın toprak bütünlüğünü bozmak ve ülkedeki Şii, Sünni Araplar, Kürtler ve Türkmenler arasına nifak sokacak girişimleri 'İç sorun' olarak niteleyen Talabani ve Barzani'ye ise, şimdiden yapmak istediğimiz önemli uyarı şudur; Orta Doğuda bölgesel barışı tehdid edecek en büyük tehlike, buradaki Türk, İran, Arap ve Kürt unsurlar arasında etnik nitelikteki bir çatışmanın çıkarılarak, bunun sürekli bir yara haline dönüştürülmesidir. Oysa, Türkiye, bu bölgeye müdahale eden büyük güçlere ve Kürt nüfusu barındıran diğer ülkelere nazaran, şöyle bir avantaja sahiptir; Yaklaşık bin yıl birlikte yaşamış olmasına rağmen, etnik nitelikli hiçbir çatışmaya taraf olamayan Türk ve Kürtler, Çanakkale'de Osmanlı Devletini birlikte savundukları gibi, İstiklal Savaşını da birlikte kazanmışlardır. Bunun sonucu olarak, Terörist PKK örgütünün, aksine çabalarına rağmen, Türkiye'deki Kürt kökenli vatandaşlar arasında yeterli bir desek sağlayamadığını biliyoruz. Bu itibarla, Irak işgalinin bir 'Orta Doğu Kangreni' haline dönüştürülmesi istenmiyorsa, Türkiye Cumhuriyeti sorumlularının yaptığı ve yapacağı uyarılara yalnız Irak'taki Kürt liderlerinin değil, herkesin ve özellikle ABD'nin de kulak vermesi iyi olur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.