Baskı grupları ve ordu

A -
A +

İlk olarak ABD'de geliştirilen "Baskı Grubu-Pressure Group" kavramı başlangıçta sadece sendika, şirket, dernek, birlik gibi özel kuruluşlar yönünden işlenerek, bu grupların, siyasal iktidar üzerindeki etkileri inceleme konusu yapılmış, daha sonraları ise devlet yapısı içinde yer alan bazı kamu kuruluşlarının baskı grubu sayılıp sayılamayacağı sorunu politika biliminin inceleme alanına girmiştir. "Kamusal baskı grubu" kavramı, ünlü Fransız siyaset bilimcisi ve anayasa hukuku uzmanı Prof. Maurice Duverger'in 1967'de yayınlanan "Sociologie Politique" adlı eserinde tartışılmış, siyasal hayatın gerçekleri devlet bürokrasisinin bazı kesimlerinin ve kamu kuruluşlarının, parlamento, hükümet gibi siyasal karar organları üzerinde baskı grubu davranışı içinde bulunduklarını ve özel bir grup menfaati sağlanması değil, fakat belli bir kamu hizmetine ya da belli bir idari tutuma öncelik ve ağırlık tanınmasını istediklerini göstermiştir. Nitekim devlet yapısı içinde bu tür etkileme çabalarına en çok Planlama Teşkilatı, Maliye Bakanlığı ve Kamu İktisadi Kuruluşlarında rastlanmaktadır. "Özel Baskı Grubu" ve "Kamu Baskı Grubu" ayırımı içinde, gitgide Siyaset Biliminde önem kazanan konu "Ordu ne zaman ve hangi hallerde baskı grubu olabilir?" sorusudur. Nitekim bu anlamda Edwin Lienwen, 1961'de yazdığı eserinde "Siyaset bilimcileri, dikkatlerini Kanun, Anayasa ve Siyasi Partiler" üzerinde toplamışlar, ancak kurum ve siyasal iktidarın yaşamsal unsuru olarak "Silahlı Kuvvetler"e az önem vermişlerdir derken, eski Fransız başbakanlarından P. Mendes France 1962'de yayınladığı "La Republique Moderne" aslı eserinde, sivil ve askeri iktidarlar arasındaki dengenin bozulmamasının önemli şartının Ordu'nun sivil iktidar ve temsilcilerine karşı güven ve saygısını kaybetmemesi olgusu olduğunu söylemektedir. Hiç şüphe yok ki ordu, silah gücü ile bir darbe yaparak iktidarı ele geçirdiği zaman, onun "Baskı Grubu" olmasından söz edilemez. Bu durumda söz konusu olan, bir Militarist rejimdir. Ordunun devlet yönetimine el koymak yerine desteklediği bir sivil hükümeti iş başına getirmesi halinde de bir "Yarı Askeri Rejim" karşısında bulunduğmuz ve burada da, sağlam bir meşruluk temeline dayanan istikrarlı, gelişmiş demokratik rejimin temel kuralı "Ordu'nun Sivil İktidara Bağlılığı" ilkesinin çiğnendiği muhakkaktır. Ne var ki, ordunun silah gücüne veya tehdidine dayanan bu tür müdahaleleri ile, onun sadece bir siyasal etki yapma amacını biribirinden ayırmak gerekir. Gerçekten gelişmiş Demokratik, Çoğulcu sistemlerde de, Ordu'nun, özellikle Milli Savunma, Dış Politika, Millî Güvenlik ve Ordu'nun modern ihtiyaçlarının karşılanması gibi konularda siyasal kararlar üzerinde etki oluşturma faaliyetine giriştiği görülmekte ve bu sınırlı çerçeve içinde diğer bir kısım Kamu Grupları gibi, ordunun da bir "Baskı Grubu" rolü oynadığından, yukarıda adını zikrettiğimiz eserinde Prof. Duverger ve 1971 yılında yayınladığı "Modern Politics and Government" adlı eserinde Alan R. Ball adındaki siyaset bilimcisi de söz etmektedirler. Nitekim, bu olgunun sonucu olarak, Başkanlık sistemi ile yönetilen ABD'de ulusal güvenlikle ilgili iç ve dış askeri konularda daha sıkı bir işbirliği ve uyum sağlamak için, Cumhurbaşkanlığına bağlı bir danışma kurulu olarak, "National Security Council"in, Parlamenter sistemle yönetilen memleketimizde ise, 1961'den itibaren Devlet'in Ulusal Güvenlik Politikası'nın tayin, uygulama ve koordinasyonun sağlanması konusunda Bakanlar Kuruluna görüş bildirmek, yani bir danışma organı olarak Milli Güvenlik Kurulu'nun görev yaptığını ve 2001 yılında yapılan kapsamlı Anayasa değişikliği esnasında, Milli Güvenlik Kurulunu düzenleyen 118. maddenin, ordunun sivil iktidara tâbi olması ilkesi yönünde değiştirildiğini biliyoruz. Paul Wolfowitz, TSK'yı Irak konusunda liderlik gösterememekle suçlarken, ya TSK'nın "Baskı Grubu" rolünü oynayamadığını söylemek istemekte veya başka bir oyun sergilemektedir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.