Bundan bir süre önce medyada yer alan haberlerden, Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu (BİHDK)'nun "Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Çalışma Grubu"nun hazırladığı Azınlık Raporu'nda Anayasanın "Türkiye Devleti, ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür, dili Türkçedir" diyen 3. maddesinin 1. fıkrası hükmüne "Milletin Bölünmez Bütünlüğü" deyimini sözde alt kimlikleri inkâr ettiği ve "Devletin Dili Olmaz" gerekçeleri ile karşı çıkarak bu fıkranın değiştirilmesini istediğini biliyoruz.(*) Öyle anlaşılıyor ki, Çalışma Grubu, üniter devletin ifadesi olan "Milletin Bölünmezliği" deyimini "Kültürel Çeşitlilik" kavramı ile karıştırmakta ve Anayasadaki "Türkiye Devletinin... Dili Türkçedir" ifadesinin "Devletin Resmi Dili" anlamına kullanıldığını anlamazlıktan gelerek, Anayasaya göre "Değiştirilemez ve Değiştirilmesi teklif edilemez olan bir maddenin üstelik lüzumsuz olarak, değiştirilmesini talep etmektedir. Üniter Devlet'in ifadesi olan "Milletin Bölünmezliği" ilkesi ile "Kültürel Çeşitlilik" ilkesinin birbirlerine aykırı olmadığının en güzel delili, Katalonya, Galicia ve Bask gibi yörelerin talepleri ile ETA terörist etnik örgütünün kanlı eylemlerini etkisiz kılmak amacı ile kabul edilen 1978 tarihli İspanya Anayasasının getirdiği düzenlemedir. Gerçekten bu belgenin 2. maddesinde "Anayasa, İspanyol milletinin kopmaz birliği, bütün İspanyolların bölünmez ve ortak vatan ilkelerine dayanır ve onun parçası olan milliyetlerin ve bölgelerin özerkliğini, dayanışmasını tanır ve teminat altına alır." Hükmü yer almakta ve böylece hem İspanyol Milletinin tekliği ile bölünmez ortak vatan ilkesine yer verirken, hem de milliyetlerin özerkliğini tanıyarak "Milletin Bölünmezliği" ve "Çağdaş Kültürel çeşitliliğin" birbirleri ile bağdaşır olduğunun en güzel örneğini vermektedir. Görülüyor ki: "Bölgesel Devlet" örneği oluşturan ve fakat aynı zamanda bir üniter devlet olan İspanya bile "Üniter" devletin zorunlu sonucu olarak, yukarıda zikrettiğimiz 2. maddesinde "Vatan ve Milletin tekliği ve bölünmezliği ilkesi ile onun parçası olan milliyetlerin ve bölgelerin özerkliği gibi birbirine zıt görülen iki ilkeyi birleştirmektedir. Oysa Türkiye Cumhuriyeti'nin İspanya'dan farklı olarak, "Bölgesel" değil, Fransa gibi hem "Üniter" hem de yasama ve yargılama yanında idare de tek elden yürütüldüğü için "Merkezi" bir devlet olduğunu biliyoruz. BİHDK'nın raporunda yer alan "Parlamenter Rejim", "Yürürlükteki Barajlı Türk Seçim Sistemi" ve Anayasanın bazı maddeleri hakkında suçlama derecelerine ulaşan eleştirileri ise bir başka yazımda ele alacağım. NOT: BİHDK'nın raporunu eleştiriyor, Kurul Başkanı Prof. Kaboğlu'nun düzenlediği basın toplantısının engellenme şeklini ise kınıyorum. İ. G. ....... (*) Bu konuda bk. "Hedef Türkiyelilik Üst Kimlikli Toplum" başlıklı haber (Milliyet, 17 Ekim 2004 S.18)