Bilimsel tarihçilik ve İbn-i Haldun

A -
A +

Irak'ta Koalisyon Güçlerine yönelik saldırıların artması oranında, ABD'nin Türkiye'den asker talebi konusundaki sorumlu ve yetkili makamlarımızın kaygıları artarken, bazı kişilerin, son aylarda cereyan eden olayların yüzeysel tetkikiyle, âdeta zamanımızın siyasî tarihini formüle etmeğe kalkıştığını ve nerede ise TBMM'nin kararı olsun olmasın Mehmetçiği, ne pahasına olursa olsun, Irak'a göndermenin faydalarını saymağa kalkıştıklarını gördükçe ve okudukça, Orta Çağ'ın, Batı'da en çok bilinen ve sayılan ünlü Filozof İbn-i Haldun (1332-1406)'un tarih anlayışını hatırlıyorum. İbn-i Haldun, derin bir inanç sahibi olmasına rağmen, benimsediği yöntem "Allah'ın takdiri", gibi metafizik olmayıp, deney ve gözleme dayanan bilimsel bir yöntemdir. Yaşadığı dönemdeki tarih biliminin eleştirisiyle işe başlayan İbn-i Haldun'a göre; tarihin sadece nakile dayandırılması, tarihten yararlanılmasına engeldir. İbn-i Haldun, tarihin 'Yüzeysel-Zahirî' yanı ile 'İç yanı' yani derinliği bulunduğunu söylemektedir. Gerçek tarih ve tarihçilik tarihin içinde saklanan anlamı incelemek ve düşünmektir. İbn-i Haldun'a göre sadece olaylar değil, bu olayların meydana geliş nedenlerinin bilinmesi de önemlidir. İşte bu nedenle İbn-i Haldun, Tarih Felsefesinin ve Sosyolojisinin de önemli ve ilk kurucularından biri olarak kabul edilmektedir. Aktarmacı (Nakilci) tarihçiliği 'Yüzeysel' bularak, eleştiren İbn-i Haldun, o güne kadar tarihçilerin genellikle birer nakilci olmaktan ileri gidemediklerini ve nakillerinin de yanlışlarla dolu olduğunu belirtir; Zira aktarmaya alışık olan inceleme yapamaz. Oysa inceleme yapılmadan, dikkatli düşünülmeden, tarihî olayların nakli, Tarih Bilimini zayıf ve karışık bir bilim haline getirir. İbn-i Haldun bilimsel olmayan tarihçiliğin yanlışlarını 'Sübjektif' ve 'Objektif' nedenlerle bulur. Sübjektif neden, tarihçinin ruhî durumudur. Tarihte eğilim ve yan tutma insanın gerçeği görmeyi engelleyen bir perdedir. Sadece eleştirmeyi, inceleme çabasını önlemekle kalmaz, yalanı benimsemeye ve aktarmaya da sürükler. Objektif neden ise; tarihî haberlerin doğru olup olmadığının araştırılmasıdır. İbn-i Haldun'a göre haberin doğruluğunu anlamak için toplumsal ortamın incelenmesi de gerekmekte, yani "Bilimsel Tarihçilik" için, öncelikle sosyal hayatın incelenmesi ve toplumsal gelişmelerin değerlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. İşte bu düşüncelerinden dolayı, sosyolojik yaklaşım ve metodun, İbn-i Haldun ile birlikte, tarih biliminin ilgi alanına girdiği kabul edilmektedir. Ne var ki, aradan 600 yıldan daha fazla zaman geçmesine rağmen İbn-i Haldun'un tarih anlayışının bugün bile yeterince gözetildiği söylenemez.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.