Türkiye hakkında birçok değerli yayın ve beyanı ile tanınan, en az 45 yıllık dostum Andrew Mango'nun geçen yıl çıkan ve bir ay içinde iki baskı yapan 'Türkiye'nin Terörle Savaşı' ve konu ile ilgili herkese okumalarını hararetle tavsiye edebileceğim değerli araştırmasında vurguladığı gibi; 'Türkiye'de 1970'lerde aşırı uçlar arasındaki ideolojik çekişme 5000'e yakın cana mal olmuş, Marksist teröristler 200'den fazla insanın ölümüne sebep olmuş, dinin tahrif edilerek kötüye kullanılması ile, en az 1000 kadar cinayet işlenmiştir. Ne var ki, 1978-2002 arasında ayrılıkçı PKK örgütünün 35.000 kişiyi öldürmesi 'Bölücü ve Ayrılıkçı Terör'ün yanında diğerlerini bir hiç durumuna indiriyor.(*) Bu süreler zarfında Ayrılıkçı ETA 800, IRA 1800 kişi öldürmüş 'Etnik Terörizm' peşinde olan bu üç örgütün ETA ve PKK ırkçılıklarını gizlemek için 'Marksist-Leninist' kisveye bürünmüş, demokratik ülkelerin kamuoyu bunların anlattığı masala kanmışken, 11 Eylül 2001 El Kaide saldırısından sonra herkesin gözü açılmıştır. Yüz yıllarca Anadolu'daki Kürt aşiretleri ağalarının yönetiminde kalmış, zamanla ağaların yerini -şeyhler- yani dinî liderler almıştı. Cumhuriyet yönetimi şeyhlerin feodal yetkilerini kaldırmaya kalkışınca şeyhler karşı koymuş, ama 1925'de Şeyh Said ve 1937'de Dersim'deki Seyid Rıza isyanları da şiddetle bastırılmıştır. 2. Dünya Savaşı sonrası hızlı sosyal değişiklikler ve bölgedeki beklentilerin karşılanmaması, şiddet yanlısı adamların ortaya çıkması ortamını hazırlamış, bunların en gaddarı "Apo" diye bilinen Abdullah Öcalan olmuştur. 1949'da Şanlıurfa'nın bir köyünde, fakir bir ailenin yedi çocuğundan biri olarak doğan ve Türk hükümetinin sağladığı imkanlarla Türkçe öğrenerek köyde ilkokulu, Nizip'te ortaokulu bitirip, ilkokulda dindar bir öğrenci olarak Kur'an'ı hatmetmeye çalışan Öcalan, ortaokuldan sonra askeri okullara başvurmuş, giriş yaşını geçirdiği için reddedilince, tapu ve kadastro meslek lisesini bitirerek, evvela Diyarbakır Tapu Kadastro Müdürlüğüne, 1970'te İstanbul'a atanınca giriş sınavını vererek İÜ Hukuk Fakültesi'ne kaydolmuş, Maliye Bakanlığından bir burs kazanınca Ankara'nın Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne geçerek 1972'de Marksist gerillalar arasında yasa dışı bildiri dağıtmak suçu ile tutuklanıp 7 ay süre ile askerî cezaevinde yatmış, Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirmeyerek, Kuzey Irak'taki Barzani Hareketi'nin bir kolu olan Türkiye-Kürdistan Demokratik Partisi (T-KDP) ile temas kurmuş, partinin Genel Sekreteri Öcalan'ı; 'Siyasal Bilgiler'de, Marksizm-Leninizm'in evrensel bir gerçek olduğuna inanmış, aşırı derecede hırslı ve zalim bir öğrenci' diye özetlemiştir. Kendilerine 1975'te Kürt İhtilalcileri daha sonra da 'Apocular' adını veren ve kendilerinden olmayanları 'Faşistler' diye öldüren 19 Kürdistan İhtilalcisi, 1979'un Kasımında Diyarbakır'ın Lice kasabasında resmen Kürdistan İşçi Partisi PKK'yı kurmuş, toplantıya hakim olan Öcalan partinin Genel Sekreteri ve İcra Komitesinin Başkanı seçilmiş, sonraları bu toplantıya katılanların yedisi Öcalan'ın emriyle öldürtülmüş, aralarında karısı Kasire Yıldırım olmak üzere beşi hain ilan edilmiş, fakat kaçıp kurtulmuşlardır. PKK'nın kuruluşunun iki yılı içinde Apo çeteleri 354 kişiyi öldürüp, 366 kişiyi yaralamıştı. Ner var ki, PKK'nın (Faşist Ajanları) ve (Reaksiyonerler) dediği bu adamların hepsi Kürt asıllı idi. 1979'da Elazığ'daki PKK Örgütü Silahlı Kuvvetler tarafından çökertilince yakalanmaktan korkan Öcalan, Suriye'ye kaçmış ve Türk hükümetinin baskısı ile Suriye'nin kendisini (1998) hudut dışına çıkarılmasını ve bununu sonucu 1999'da Nairobi'de yakalanmasına kadar Suriye Apo'yu 19 yıl barındırmıştır. ..... EK: Bu satırların yazıldığı ana kadar Danimarka'nın Güneydoğudaki son olayları provoke eden PKK kanalı Roj TV'yi bu yöndeki taleplerimize rağmen kapamaması, Danimarka'nın büyük ayıbı ve PKK terörüne destek vermesi anlamına gelmektedir. İ.G. ..... (*) Andrew Mango, Türkiye'nin Terörle Savaşı, Doğan Kitapçılık A.Ş, 2005. Eserin orijinal adı; Turkey And 'The War' Terror, çeviren; Orhan Azizoğlu